Evet, bu yazıyı kaleme aldığım günden, tam bir gün önce 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Günüydü. Yani bizim günümüz.

Benim için farklı özellikleri olan, yazmaya başlamama vesile olan birçok usta kalemi aramadım, arayamadım. Hatta Göksel Ağabey; “hani yazın” dediğinde bile, “abi yazımı göndereceğim” diyen dilim ayrı, “abi yazmak istemiyorum ”diyen yüreğim ayrı konuşuyordu.

Şimdi bu satırları okuyan, siz değerli okurlarım bile; ”tamam yazmak istemiyorsun da, üstat dediğin insanları aramamak nedir?” diye kesin soruyorlardır. Doğru, aramam lazımdı. Nasıl ki bayramda büyükler aranır, ziyaret edilirse, benim de arayıp sormam lazımdı. Ama olmadı, yapamadım. Dün gökyüzündeki kara bulutlar, yüreğim, yağmur damlaları içimdeki gözyaşım gibiydi. Sanki bayramım değil de, matemimdi dün benim.

Yazmaya başladığım ilk gün, bu köşeye bu ismi verirken tek amacım Urla’nın Urlalının sesi olmaktı. Ama şartlar, içinde bulunduğumuz döngü,  beni mazlumun, emekçinin, mağdurun sesi olmaya itti. Hep aynı konular döndü durdu. Ekonomik zorluklarla mücadele etmeye çalışan bir millet, her gün kepengini açarken bugün ne olacak diye düşünen esnaf ve emeğinin karşılığını alamayan insanlar ve tabi ki bunlardan biri ÖĞRETMENLER.

Yapılan zam oranına göre şuan MEB’ de en düşük öğretmen maaşı 13.300 TL seviyesinde oldu. Geçtiğimiz yıllarda asgari ücretle arasındaki fark 1’e 1 oranlarındayken şuan bu fark %50 seviyelerine kadar indi. Yani geleceğin inşasını emanet ettiğimiz neferlerin maaşları her geçen gün asgari ücrete yaklaşmakta ve artan enflasyon karşısında erimekte.

Hadi MEB’de durum yine iyi. Ya özel sektörde, özel okullarda?

Çoğu öğretmen özel okullarda asgari ücretle çalışmakta. Sahi bakanlık bu kurumları nasıl denetliyor?

Şimdi kendi sektörümden örnek vereyim. Bir personelin sigorta girişi yapılırken, sigortada vasfı belirtilir, buna göre maaş primi sisteme girilir ve sigortası başlatılır. Mesela İnşaat Mühendisi veya Mimar olan bir arkadaşımızın sigorta primi ve maaşı kayıtlı olduğu odanın belirlediği asgari ücretten aşağı olamaz. Bu NET. Öğretmenlerde neden böyle bir şey yapılmıyor ya da sigortaya kaydı yapılan bir öğretmen asgari ücret maaş alırken kuruma vasıfsız bir işçi olarak mı bildiriliyor? Hayır, bunu bilmediğimden soruyorum. Burada meslek kodları var. Meslek kodu öğretmen olarak girildiyse ki sisteme, zaten öyledir, neden hiçbir Allah’ın kulu kalkıp da; “ya arkadaş hayırdır bir öğretmene nasıl asgari ücret verirsin” diye bu kurumların sahiplerine sormuyor.

Bakın, asgari ücret, insanların emekleri karşılığında, yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabileceği en alt sınır ücrettir. Benim bildiğim tanımı bu. Ve maaş skalası, asgari ücretten başlar, emek veren kişinin vasfı, eğitimi ve yaptığı işe göre yükselerek devam eder. Buradan çıkan sonuç şu oluyor; ya kıymetli öğretmenlerimize vasıfsız deniliyor ya da çocuklarımız üzerinden rant haline gelen özel okul sektörüne göz yumuluyor.

Düşünsenize, devletin bedava dağıttığı kitap burada parayla, kılık kıyafet şuan serbest iken, bu okullarda üniforma var ve okul satıyor bunları parayla (hem de pahalı marka fiyatlarına) ve her yıl ciddi oranda zamlar yapılıyor. Ama bu kurumların mihenk taşı olan, bu gençleri yetiştiren öğretmenlere asgari ücret reva görülüyor. Ee sorarım sizlere bu ne perhiz ne lahana turşusu diye.

Bence Milli Eğitim Bakanlığı bu konuya artık el atmalı, hatta Milli Eğitim değil, Maliye bile bu kurumları araştırmalı.

Ben yazdım bugün, yine kalemimle çığlık oldum. Hani dedim ya; “yazasım yok” diye. Yok, aslında benim yazasım varmış, yazma vaktim gelmiş. Bakıyorum da çok susmuşum. O zaman yıl oldu 2023. Adalet için, hak için, haksızlıkların değişimi için yazmak gerek.

Evet, bir gün geç olsa da, bana yazmayı sevdiren, cesur tüm kalemlere, büyüklerime selam olsun, hepimizin Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.

Neyse geldik yine sona, kalın sağlıcakla…