İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim

Ne de güzel demiş Muhyiddin Abdal. İnsan ne demek, can ne demek bir kez daha gördüm. Bizzat şahit oldum. Acıları gördüm, çaresizliği gördüm. Paranın, malın bir hükmü olmadığını kendi gözlerimle gördüm. Bunun yanı sıra, bunca acıya rağmen yollarda umut gördüm, canla başla yardıma koşan insanlar gördüm. İşte biz böyle bir milletiz, kendi göbeğimizi kendimiz keseriz dediğim anda, hazırlıksız yakalanışın göstermiş olduğu organizasyonsuzluğu da gördüm.

Sahi hiç mi ders alınmadı? Bunca felaket, bunca afet üzerine, hala nasıl hazırlıksız yakalanabiliyoruz pes doğrusu.

Hadi hazırlıksız yakalandık yakalandıkta, bunca depreme rağmen hala 1 yıllık evler yıkılabiliyor ya, işte beni esas şaşırtan olay bu. Sahi yıllardır kendimizi paralıyoruz, her şantiyeye bir şef diye. Hani nerede? Yok!

Ha yanlış anlamayın, kâğıt üzerinde var. Ama sahaya bakın, nerede bu şefler. İnşaat mühendisi arkadaşlar, sadece imza atıp şantiye şefi olanlar, görmediğiniz şantiyelerin, demirini kalıbını teslim almadığınız binaların sorumluluğu SİZİN!

Nasıl taşıyacaksınız bu vebali bilmem. Bizler teknik elemanlarız, bizim kâğıt üstünde işimiz olmaz. Bizim imzamız şantiyemizde olur.  Ve gelelim müteahhit arkadaşlara, tabi genele vurmayalım. Cebine para koyup kendini müteahhit sayanlara…

Şimdi basit bir örnek verelim, konudan konuya geçiyorum ama kimse kızmasın bugün bana. Gerçekten çok doluyum. Her neyse, muayenehane açmak için ne lazım biliyor musunuz? Söyleyeyim; bir tıp fakültesinden mezun olmalısınız, iki tabipler odasına üye olmalısınız ve 657 sayılı kanuna bağlı bir çalışan olmamalısınız. Bu şekilde muayenehane açabilirsiniz.  Peki, müteahhit olmak için ne lazım? Müteahhit olmak için herhangi bir okuldan mezun olmak gerekmiyor. Ticaret odasına kaydını müteahhit olarak tescil ettirmiş bulunan 18 yaşını doldurmuş her T.C. vatandaşı yapı müteahhidi olabiliyor. Ha tabi unutmayalım bir de adli sicil kaydı lazım. En önemlisi bu. E bu adamın sicili temiz olsa ne? Bilinçsizce yapılan bir işle kıymadı mı binlerce cana? Sahiden bu iş bu kadar basit mi?

Çok sevdiğim bir dostum, bir abim var, Gaziantep İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Burkay Güçyetmez. Yılardır tanırım. Çizgisine duruşuna saygım sonsuzdur. Göreve gelişi 1 yıl oldu. Tam 1 yıldır şunu söyler, her şantiyeye bir şef lazım, bu işi ehli olan kişiler yapmalı diye bas bas bağırdı bu adam. Gazetelerde sayfa sayfa demeçleri yayınlandı. Ne oldu peki? Ya Burkay Bey haklıymış. Peki, haklı olmak ona ne kazandırdı, bize ne öğretti. Bir musibet bin nasihatten iyi derler. E daha kaç musibet gelmeli başımıza da biz akıllanmalıyız.

Anlatacak çok şey var ama yazsam ne değişecek. Şunu söyleyeyim ki acımız gerçekten büyük. Bir izlemek var bu olayı bir yaşamak. Yaşayıp gören biri olarak şunu söylemek istiyorum, tüm milletimizin başı sağ olsun. Yıkılan yerine gelir, ama ne göz gördüğünü, ne bu bedenler yaşadığını unutur.

Neyse geldik yine sona kalın sağlıcakla.