Üç haftadır yazmamak için kendi kendimi sıkıyorum. Dilimi tutuyorum. Candan dostum, ağabeyim Göksel Kayseri ile konuşuyorum; “yaz kardeşim, susma!” diyor, ya sabır çekiyorum. Olmuyor arkadaş olmuyor. Susmak bana gelmiyor.

Çok değil bindiğim arabanın deposunu 2 yıl önce aldığımızda hiç unutmam 280 liraya dolduruyordum. Bugün aynı arabanın deposunu 1400 liraya dolduruyorum. Şöyle baktığımda benim maaşım 5 kat artmadı ki.

Şimdi gelelim övündüğümüz duruma. Dünyada en ucuz akaryakıtı biz alıyormuşuz. Euro’ya vurduğunuzda, doğru mu? Doğru.

Avrupa ortalamasın da benzin 1,60 Euro civarlarında. Almanya’ya baktığımız da 1,85 Euro. Ülkemiz de ise bu rakam 1,25 Euro civarı. Gerçekten en ucuz benzini alıyoruz.

Şimdi gelelim bir de, vatandaş olarak kazançlarımızı karşılaştırmaya. Almanya’da en düşük saatlik çalışma ücreti 12 Euro. Bizim aylık asgari ücretimizi saate böldüğümüzde ise ortaya çıkan rakam 50,67 TL yani 1,70 Euro. Almanya’da yaşayan bir kişi, bir saat çalıştığı anda ortalama 6,5 litre akaryakıt alabiliyor. Ülkemiz de ise 1 saatlik çalışmamızın karşılığı olarak, 1,5 litre akaryakıt dahi alamıyoruz. Eee, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Tamam, elmayla elmayı kıyasladın da, buna ulaşmak için aradaki farkı da kıyaslasanıza.

Hiç dikkatinizi çekiyor mu? Misal, bir markete girdiniz veyahut bir mağazaya. Birkaç gün önce aldığınız bir ürünün fiyatında değişim olduğu zaman sorgulamamaya başladık. Artık her şey o kadar hızlı değişiyor ki, inanın algılayamıyoruz bile.

Tek bununla da bitmiyor. Bakın Urla’mıza, düne kadar 5 bin lira kirası olan evlere, 15 bin, 20 bin kira istiyorlar. Her gün sosyal medyada pahalılıktan dolayı eleştirdiğimiz o esnaflardan, en küçük iş yerleri için 30 bin - 40 bin kira isteniyor. Az kaldı, Urla’da Urlalı yabancı olacak. Hiç uzağa gitmeyelim yani. Yakında kimse askıya ekmek asamayacak.

+++

Gelelim bir diğer konuya. 3 haftadır ben dilimi tutuyorum, biri çıkarda bu açıklamaya cevap verir diye, ama baktım ki CHP’ li arkadaşlardan ses yok, o zaman benim sorma hakkım doğdu bu soruyu. Hem de, hem CHP Genel Başkanı’na, hem de tüm CHP’lilere.

Yaklaşık 3 hafta önce Sayın Kılıçdaroğlu Belediye Başkanları toplantısında şöyle bir söz kullandı;” Ekrem Başkanımız 'Hiç kimse vazgeçilmez değildir' diye bir söz kullandı. Sonuna kadar CHP koltuğunda oturacağım diye bir şey yok. Eğer geçmişinde para pul ilişkileri, lekesi olmayan biri çıkarsa ben de bu görevi bırakacağım” demiş.

Şimdi soruyorum Sayın Genel Başkan’a, yol arkadaşlarınız hakkında nasıl böyle bir ithamda bulundunuz? Bu insanların geçmişlerinin şaibeli olduğunu neye dayanarak öne sürdünüz? Hadi onu da geçtim, ya CHP’den çıkıp ta hiç kimse neden bu söze karşılık bir açıklama yapmadı? Cümle açık ve net.

Bu cümleden benim anladığım şu: “evet ben bırakmıyorum, çünkü karşıma çıkabilecek adayların hepsinin geçmişinde para pul ilişkileri var, geçmişlerinde lekeli işler var” diyor. Yanlışım varsa biri düzeltsin. Sen dava arkadaşlarına bunu yakıştırıyorsun, onlardan biri de çıkıp sana cevap vermiyor.

Ne diyeyim, biraz daha izleyip görelim…

Neyse geldik yine sona kalın sağlıcakla…