Genel seçim döneminde ve öncesinde yazmış olduğum iki köşe yazım vardı. Biri “KAZANAN 1=2”, diğeri ise “KAZANMAK MI? KAZANMAK MI?” diye. Her iki yazımda da seçim yarışlarına değindim. Halk olarak görüşlerimiz doğrultusunda, hangisinin bize iyi geleceğini anlatmaya çalıştım. Seçim yarışından bahsettim.

Ama 4 Kasım günü gerçekleşen CHP kurultayı gibi bir yarışı daha görmedim. Çekişmeli olduğundan falan değil. Öncesi, sonrası ve yaşananlardan dolayı. Öncesinde neler yaşanmıştı? Sayın Kılıçdaroğlu “geçmişinde şaibe olmayan biri çıkarsa, aday olmam, genel başkanlığı ona bırakırım” demişti. Bu söylemiyle, kendisine rakip olacak tüm dava arkadaşlarının geçmişinin şaibeli olduğunu söyleyerek, tarihe bomba bir gafını daha bıraktı. Kurultay konuşmasında sırtındaki hançerden bahsetti. Bunu anlatırken kim olduğunu söylemese de, hepimiz kendimizce bir şeyler düşündük (zaten çoğunlukla bugüne kadar, Sayın Kılıçdaroğlu’nun anlatamadıklarını, anlayıp, çözümlemeye uğraşmakla geçti zamanımız). Kimimize göre kendisine rakip olan Özgür Özel’di bu kişi. Kimimize göre parti içindeki değişimci kanattı. Kimimize göre İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’di.

Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu’nun 13 yıldır, kongre dışında kazandığı bir tane seçim yok. Hepsi hüsran. Peki bu partide bu sonuçları görüp değişim isteyen insanlar hain mi oldu? Diyelim ki Sayın Akşener’i kastettiniz. Sayın Akşener sizin yanınızda durarak ne kadar zorluğu göğüsledi ve her zaman “kazanan adayla çıkalım” dedi. Peki siz ne yaptınız? Egolarınıza yenik düştünüz. Ee hadi bakalım. Böyle bir hançer var mı acaba? Gerçekten sırtınızdan vuruldunuz mu? Cevap basit, vuruldunuz. Ama sizi insanların üzerinde yoğunlaştığı bu isimler değil, kendi egolarınız vurdu.

Bakın teşkilat sizi artık o kadar istemiyordu ki, daha kongre biter bitmez sabahına il başkanları ile toplantı yaptı yeni genel başkan. Bu artık zaten sözün bittiği yer.

Bitti mi? Bitmedi…

Sayın Özgür Özel… Güzel bir süreç izledi, çalıştı kazandı, hayırlı uğurlu olsun fakat keşke kurucusunun Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’nin büyük kurultayında Selahattin Demirtaş’a da selam göndermeseydi. Yakıştı mı? Yakışmadı…

Orada selamı da, duayı da hak edenler belli. Orası Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi.

Neyse bugünlük de bu kadar…. Geldik yine sona, kalın sağlıcakla.