Evet, soru bu kadar basit. Amaç kazanmak mı?

Daha doğrusu şu aslında; “kazanan kim?”

Malumunuz 14 Mayıs günü ülkemizde bir genel seçim gerçekleşti. 64 milyon küsur seçmeni olan cânım ülkem de, yaklaşık 56 milyon kişi sandıklara gitti ve demokratik hakkı olan oyunu kullandı. Buraya kadar her şey tam olması gereken gibi. Esas bu aşamadan sonrası önemli.

Şöyle ki seçim, kendilerine memuriyet, temsil yetkisi veya bir vekâlet verilecek, kanuni şartlara uygun kişilerin, vatandaşlar tarafından tercih ve tespit edilmesi işlemidir. Doğru mu? Doğru.

Devam edelim; bir vatandaşın kendi hür iradesiyle, oy vermek suretiyle yapmış olduğu seçme işlemi, toplumda en fazla oy alan kişinin zaferiyle sonuçlanır. Buraya kadar da doğru…

Şimdi, en fazla oyu alan kazanıyor ama bununda çeşitleri var. Nispi çoğunluk, mutlak çoğunluk, belli yüzde çoğunluğu. Ülkemizde kullanılan ise mutlak çoğunluk. Baktığınızda buraya kadar her şey normal. Esas sorum, bu seçme işlemini yapan vatandaşın, seçme kriterini neye göre belirlediği? Bu seçme işleminden bir vatandaş olarak kazanımı?

Nereden mi geldik bu konuya? 14 Mayıs akşamı, seçme işlemi bitip sonuçlar belli olmaya başlayınca, sokaklardaki sevinç gösterileri, sanki bir derbi maçını kazanan futbol kulübünün taraftarları gibiydi. Sahi bir kazanım var ama neye ve kime karşı bu kazanım. Kullanılan oyun amacı demokrasiye destek mi, yoksa taraftarlık mı?

Şimdi soruyorum insanlara, bu kadar büyük bir zafer olarak kutladığınız seçim sonucunda, bir vatandaş olarak kazanımınız ne? Size seçim dönemi ne vaat edildi ve neye ulaştınız bir anda? Adalet mi? Eşitlik mi? Ekonomik olarak bir iyileşme mi? Ne bileyim belki ekmek ucuzlamıştır. Belki 1 kilo yerine 2 kilo et alabiliyorsunuzdur. Belli mi olur, belki de atanmayı bekleyen öğretmenler atanmıştır. Aynı anda işsizlik de bitmiş olabilir. Belki artık kimse askıdan ekmek istemiyordur. Mesela pazarda herkesin yüzü gülüyor da olabilir. Bunların hepsi sevinç gösterileri için bir sebep. Sahi ne kazanıldı?

Ve hala sonuçlanmamış bir seçim var ortada. Hala kimse o “+1” olan mutlak çoğunluğu sağlayamadı. Diyelim ki o gece sağlanmış olsaydı ne olacaktı? Düşünsenize hemen hemen her 2 kişiden biri, bir tarafa, diğeri öteki tarafa oy vermiş olacaktı. Bu kutuplaşma devam mı edecekti, yoksa insanlar birleştirilip kucaklanacak mıydı? Kendi ülkemizdeyiz. Hiç birimiz düşman değiliz ki!

Neyse 28 Mayıs’ta bir seçim daha. Mutlak çoğunluğu sağlamak için bir kez daha sandıklara gidilecek. Umarım o gece yine kutlanırken zafer, kazanan bizi temsil edecek olan değil, bizler oluruz. Umarım sevincimizin kaynağı, yukarıda yazan nedenlerden biri olur.

Neyse geldik yine sona kalın sağlıcakla.