Sevgili okuyucular,

Ukrayna’nın düştüğü duruma bakın, NATO’cu olmağa çalıştı ama sonunda Rusya’nın saldırısı karşısında ülke büyük bir harabeye dönerken insanlar, çocuklar öldü.

Zelenski yanlış oynadı ve NATO aşkı sonunda ortalıkta kaldı. NATO’ya gireyim derken ülkesini işgal ettirdi ve birçok milli servetinin yanı sıra binlerce insanının da ölmesine neden oldu.

Peki, NATO ve AB-Avrupa Birliği ne yaptı?

Rusya karşısında savaşa yani Ukrayna’yı kurtarmaya yanaşmadı ve savaşı önleme yerine savaşın devamı için sadece stoklarındaki fazla silahlarını göndermeye başladı.

Peki, NATO üyesi Türkiye’nin güneydoğusunda bir Kürdistan peşinde koşan PKK terör grubuna, silahsızlanması gereken Ege adalarında Türkiye’ye karşı silah stokuna ne yaptı? Devamlı asker, cephane yardımı yaptı. Bu mu üyelerinin topraklarını koruyacak NATO!

Bu nedenle aklımızı başımıza alalım ve Atatürk’ün TÜRK BİRLİĞİ vasiyetini masaya yatıralım. Bakın Atatürk bu birlik hakkında ne demişti; 

 “ Düşün bir kere... Osmanlı imparatorluğu ne oldu? Avusturya - Macaristan İmparatorluğu ne oldu? Daha dün bunlar vardılar... Dünyaya hükmediyorlardı! Avrupa’yı ürküten Almanya’dan bugün ne kaldı? Demek hiçbir şey sür-git değildir! Bugün ölümsüz gibi görünen nice güçlerden, ileride belki pek az bir şey kalacaktır.

Devletler ve Milletler, bu idrakin içinde olmalıdırlar. Bugün Sovyet Rusya dostumuzdur, komşumuzdur, müttefikimizdir. Devlet olarak bu dostluğa ihtiyacımız var! Fakat yarın ne olacağını kimse kestiremez. Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu gibi, tıpkı Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir! Bugün elinde sımsıkı tuttuğu milletler, avuçlarından sıyrılabilirler… Dünya yeni bir dengeye ulaşabilir! İşte o zaman Türkiye, ne yapacağını bilmelidir! Bizim bu dostumuzun yönetiminde dili bir, inancı bir, özü bir kardeşlerimiz-soydaşlarımız vardır. Onları arkalamaya hazır olmalıyız!

“Hazır olmak” yalnız o günü susup beklemek değildir, “hazırlanmak lazımdır.” Milletler, buna nasıl hazırlanırlar? Manevi köprülerini sağlam tutarak! Dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür, tarih bir köprüdür! Bugün biz, bu toplumlardan dil bakımından, gelenek, görenek, tarih bakımından ayrılmış, çok uzağa düşmüşüz! Bizim bulunduğumuz yer mi doğru, onlarınki mi? Bunun hesabını yapmakta fayda yoktur! Onların bize yaklaşmasını bekleyemeyiz; Bizim, onlara yaklaşmamız gerekli... Tarih bağı kurmamız lazım… Folklor bağı kurmamız lazım… Dil bağı kurmamız lazım… Bunları kim yapacak? Elbette biz…

Peki nasıl yapacağız? İşte görüyorsunuz, “Dil Encümenleri”, “Tarih Encümenleri” kuruluyor. Dilimizi, onların diline yaklaştırmaya, tarihimizi ortak payda haline getirmeye çalışıyoruz. Böylece, birbirimizi daha kolay anlar hale geleceğiz. Bir sevgi parlayacak aramızda, tıpkı bir vücut gibi, kaderde ve mutlulukta birbirimizi duyacağız ve arayacağız.

Ortak bir dil amaçladığımız gibi, ortak bir tarih öğretimiz olması gerekli.. Ortak bir mazimiz var, bu maziyi, bilincimize taşımamız lazım. Bu sebeple okullarda okuttuğumuz tarihi Orta Asya’dan başlattık! Bizim çocuklarımız, orada yaşayanları bilmelidirler.  Orada yaşayanlar da bizi bilmeli..”

……

TÜRK BİRLİĞİ KONUSUNDA TÜRK DOSTU İKİ DÜŞÜNÜR - FİKİR ADAMI NE DİYOR?

Daha önce de belirtmiştim. Biri Alman diğeri Japon iki bilim adamı Batılıların Türkleri sevmediğini, aralarında görmek istemediklerini ifade etmişlerdi. Neden olarak da Osmanlının Avrupa’ya yaptıkları işgal saldırıları ve Türklerin Müslüman olmalarını gösterdiler.

Sonuçta da Türkiye’nin Atatürk’ün Türk Birliği fikrini-vasiyetini acilen ele alıp tüm Türk devletlerinin yanı sıra Rusya’nın, İran’ın, Pakistan’ın hatta Hindistan’ın ve G.Kore’nin içinde yer alacağı Avrasya Birliğini hayata geçirmeleri gerektiğini tavsiye ettiler.

Ne yazık ki, Atatürk’ün bu fikrine batıcı Gladyocular karşı çıkmakta, birliği savunanları da ırkçı, faşist olmakla suçlamaktalar.

 Hadi oradan satılmış kimliksiz batı uşakları!..

E-posta: hulusisenel@yahoo.com

SEVDİĞİM SÖZCÜK:  Kaçık arıyorsanız tımarhaneye gitmeniz gerekmiyor, etrafımız bunlarla dolu.”