Sevgili okuyucular,

Şu Türk siyasetinin ve ülkemizin düştüğü duruma bir bakın!.

Yalanlar, iftiralar, soygunlar, cinayetler aldı başını gidiyor. İnsanlarda milli hisler ölmüş-öldürülmüş durumda. Bunlar yetmiyormuş gibi şimdi de batılıların Anadolu’daki karakolları diye anılan cemaat ve tarikatların sayısı da her geçen gün artıyor..

Millet olarak uyuyoruz ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunların farkına varamıyoruz. Atatürk’ün kapattığı cemaat ve tarikatlar AKP iktidarı ile yeniden hortlamaya başladı ve bu batının Anadolu’da karakolları diye anılan cemaat ve tarikatlar şimdi de resmi devlet okullarına el attılar. Amaçları çağdaş, laik eğitimi çökertmek!. İran ve Afganistan örneği..

Atatürk cumhuriyeti kurduğu zaman ilk elde eğitime büyük önem vermiş ve “ eğitim bir ulusu ya özgür, bağımsız, şanlı ve yüce bir toplum halinde yaşatır, ya da onu esirliğe, yoksulluğa sürükler “ diyerek eğitimin ne kadar önemli olduğunu ifade etmişti.

Mareşal Fevzi Çakmak’ın dediği gibi hortlayan bu cemaat ve tarikatlar ülkemiz üzerinde gözü olan batılıların karakollarıdır. Bakın Türk düşmanı Amerikalı Samuel Huntington ne diyor; “Atatürkçüler öldü-ölsün, Nurcular ileri..”

Cemaat ve tarikatların getirecekleri Şeriat düzeni karanlık bir düzendir. Nitekim böyle bir düzene Tevfik Fikret’te şu dizeleriyle isyanını şöyle getirmişti;

“ Yeter artık bu pislik, yeter bu karanlık / Bu topraklar da adam olmalı, adam / Alınlardan akıl fışkırmalı, alınlardan aydınlık / Örümcekli kafa kalmamalı / işkence bitmeli / Hak yerini bulmalı / Ne kadar çok gülerse halkın yüzü / O kadar çok açar insanlığın gülü…”

Şimdi gelelim Atatürk’ün çağdaşlık yolundaki ilkelerine

*  *  *

ATATÜRK’ÜN İLKELERİ

Şimdi gelelim Atatürk’ün çağdaşlık yolundaki ilkelerine; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk tarafından belirlenen yürürlüğe sokulan İlke ve İnkılapları vardır.  Atatürk’ün ilkeleri toplamda 6 tanedir. Her ilkenin ayrı ayrı önemi bulunmaktadır. Bunlar; halkçılık, devletçilik, cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik ve inkılapçılık şeklindedir. Her bir ilkenin ayrı bir önemi ve hedefi bulunur. Atatürk inkılapları ise Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal açıdan daha da gelişmesine ve çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarılması amaçlamaktadır.

*  *  *

İSLAM CAHİLLERİ TÜREDİ

Sevgili okuyucular, bu bölümde de Yazar Rıza Zelyut’un Güneş Gazetesi’nde yayınlanan “ Hz. MUHAMMED’E İHANET EDENLER” başlıklı yazısından bir bölüm aktaracağım. Yazı ilginç ve okumağa değer.

“- Bir takım gerici gazetelerde, sözde İslâm’a hizmet eden televizyon kanallarında bir takım programlar yapılıyor Arap ve Acem kıyafetleri giydirilmiş insanlarla bazı hikâyeler anlatılıyor. Öyle ki, İslam dini peygamberimizin tüm emir ve tavsiyelerine aykırı olarak anlatılıyor. Peygamberimiz ne söylediyse, ne yaptıysa bunlar tersini yapıyor, O’nun çizgisini siliyorlar.

Bugün Ortadoğu da ve diğer Müslüman ülkelerde kan gövdeyi götürüyor, Müslüman Müslümanı katlediyor. ABD ve AB’lilerle, Vatikanlı papazlarla kol kola gezenler hiç yüzlerini bu katliamlara çevirmiyorlar.

Dış-yabancı ülkelere çöreklenip ülkesini bölmek, parçalamak isteyenlerle, ülkesini düşman işgalinden kurtarıp bir vatan bırakan Atatürk’e ve ordusuna düşman gözüyle bakanlarla el ele olan, saf ve temiz dindarları yardım dernekleri, vakıfları kurarak sömürenler mi geri kalmış İslam ülkelerini ve halklarını kalkındıracaklar, İslam’ın temiz ve berraklığını başkalarına tanıtıp, sevdirecekler? Bunların sahip oldukları zihniyet ile Hz. Muhammed'in zihniyeti aynı olabilir mi?

Bu ılımlı İslamcı denilen sözde İslamcılar değil mi Hazreti Muhammed'i ' Kelime-i Şahadet' ten çıkarıp ' La ilahe illallah! ' diyelim, yeter!' diyenler! Çünkü Hristiyanlar ve Museviler Hz. Muhammed’i Tanrının elçisi-peygamberi olarak kabul etmiyorlar da ondan. Onları darıltmamak için de ‘ La ilahe illallah ‘ demekle yetiniyorlar.

Bunlar kim? diye sorabilirsiniz ama çoğunluk bunların kim olduğunu çok iyi biliyor…”

SEVDİĞİM SÖZCÜK: Kitap zekâ çeşmesidir. Okudukça bu çeşmeden bilgi artar.