“Özgürlük sorumluluk demekti. Bu nedenle insanların çoğu ondan korkar. “ G. Bernard Shaw

Sevgili okuyucular,

Geçtiğimiz 20 Şubat Dünya Sosyal Adalet Günü idi. Hiç dikkat ettiniz mi o gün böyle önemli bir günü hatırlatan her hangi bir etkinliğin siyasi organizasyonlarda, sivil toplum kuruluşlarında, medya organlarında yer aldığını gördünüz mü?.

Sosyal adalet, toplumun bir üyesi olarak kabul edilen bireylerle toplum arasındaki sosyal ilişkilerin ortaklaşa iyiliği gerçekleştirmek amacıyla yapılan düşünülen düzenlenmeye verilen bir isimdir-addır.

Sosyal Adalet siyasi organizasyon düzleminde de bir arada yaşayan her bir insan ile toplum arasında ortak iyiyi ve nizamı sağlamak, sosyal adalet başlığı altında değerlendirilmektedir.

İhtiyaç üzerine kurulan siyasi organizasyonlar da hak taksiminin ve sosyal adalet kavramının, sosyal alanda gerçekleşmesini sağlarlar.

SOSYAL ADALET NASIL SAĞLANIR?

Bu konuda Ege Koop Başkanı Hüseyin Aslan görüşlerini özetle şöyle dile getiriyor;

“- Demokrasinin sağlıklı ve sürdürülebilir olması, gelir dağılımı dengesizliğinin giderilmesine ve sosyal adaletin sağlanmasına bağlıdır.

Gelir dağılımı dengesizliğini düzeltmeden ve sosyal devlet mekanizmalarını işleterek sosyal adaleti sağlamadan, demokrasiyi sürdürülebilir kılmak oldukça zordur.

 

Demokrasinin iyi işlemesi için de sosyal amaçlara yönelinmesi ve refahın yaygınlaştırılması gerekir.

 

Ulusal gelirin düşük olduğu, adil paylaştırılmadığı, işsizliğin ve yoksulluğun yaygınlaştığı toplumlarda hoşgörü, yumuşama ve barış ortamı yerine hoşgörüsüzlük, gerginlik ve çatışma ortamı egemen olur.

 

Prof. Dr. Oktay Yenal, sosyal devletin görevlerini “yoksulluğu ve açlığı azaltmak, kronik işsizliği ortadan kaldırmak, vatandaşa asgari eğitim ve sağlık hizmeti sağlamak, vergi önlemleriyle gelir dağılımını düzeltmek” şeklinde özetlemektedir.

Sosyal devletin taşıyıcı kolonu, gelir dağılımı adaletidir.”

……

Peki İslâmi Yönden Sosyal Adalet Nedir?
Sosyal adalet, İslam’da adaletin en önemli yönlerinden biri olma özelliği taşıdığı söylenir. İslam’da sosyal adaletin üç temel unsuru şöyle açıklanıyor:
- Mutlak vicdan özgürlüğü
- Bütün insanların eşitliği
- Toplumun üyeleri arasındaki sosyal dayanışma

APTALLAR VE EŞEKLER !..

Sevgili okuyucular,

Rahmetli Aziz Nesin ‘ Bu milletin yüzde 65’i aptaldır ‘ sözünü ilk duyduğumda heyecanlanmış ve bayağı da kızmıştım. Ama zamanla öfkemi yenip, milletin kimler tarafından, nasıl yönetildiğini ve ülkenin içinde bulunduğu duruma karşı milletin sessiz kalışını düşündüğümde bu sözün gerçeği yansıttığını kavradım hatta ‘Aptalların yüzdesini az bile söylemiş’ diye düşündüm.

1920 öncesi Halife olduğunu söyleyen Padişah Vahidettin tarafından işgalci düşmanlara teslim edilen ülkenin, Mustafa Kemal tarafından nasıl ve hangi şartlar altında kurtulduğunu bilmeyen cahiller bugün ülkesini düşmanlara teslim edip kaçan o vatan hainini Mustafa Kemal’e tercih etmekte ve Halifelikle yönetilme gibi hayaller kurmaktalar.

Eğer Mustafa Kemal Atatürk yedi düvelle savaşıp ülkeyi kurtarmamış ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurmamış olsaydı bugün ortalıkta demokrasiden, insan haklarından, düşünce-ifade özgürlüğünden, Müslümanlıktan-dinden-imandan bahsedebilecek insanların varlığı  mümkün olacak mıydı acaba?..

Aziz Nesin’in dediği gibi yüzde 65’imiz aptal olmasa idi insan emeğini sömürenlere teslim edilmez, dini siyasete, ticarete, çıkara alet eden siyasiler-partiler, hocalar, imamlar, şeyhler, mollalar da rahatça meydan bulamazlardı.

EŞEKLERİN ARASINDA NE İŞİN VAR?

Bazı kimseler belki bilmezler, tarihimizde çeşitli lâkaplarla anılan meşhur kişiler bulunmaktadır. Bunlardan biri de Sadrazam Öküz Mehmet Paşa’dır. Bir sefer sırasında dinlenmek için ovada çadırlar kurulur ve Öküz Mehmet Paşa yardımcılarını çadırına çağırıp seferle ilgili fikirlerini almak ister.

Bu sırada ortalıkta dolaşan bir öküz çadırın kapısının önüne gelir ve böğürür. Öküzün bu böğürmesi üzerine Paşanın lâkabını bilen yardımcılar gülüşürler. Bu gülüşmeler karşısında Öküz Mehmet Paşa yardımcılarına şunları söyler;

“- Öküz bize bakıp böğürdüğünde ne söyledi biliyor musunuz? Ama siz anlamazsınız. Ben onun soyundan olduğum için dilini anladım. Öküz bana ‘ sen bizim cinsimizden uslu, sevimli bir hayvansın. Senin bu eşeklerin arasında ne işin var !...

Her ne kadar bu bir hikâye olsa da gerçekleri bir yerde yansıtabilen yönü var. Çünkü Atatürk’ün bize emanet ettiği  çağdaş, laik, demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin verdiği rahatlık bazılarına batıyor.. Aptallardan ve Eşeklerden oluşan bir güruh takımının  arasında uslu uslu duruyor ve ses çıkarmıyoruz..

DEVLETİ KİMLER YÖNETEMEZ?

Bir ülkede;

-İşsizlik, açlık ve sefalet sonucu hırsızlık, gasp, adam öldürme ve soygun gibi kanun dışı suçlar hızla artıyorsa,

-Çek ve Senet gibi alacaklar hukuk yoluyla değil de Mafya çeteleri tarafından tahsil ediliyorsa,

-Sağlık hizmetlerinden dar gelirli insanlar istifade edemiyorsa,

- İnsan aç yatıp kalktığı bir ülkede “Türkiye bir sosyal hukuk devletidir ’ diyerek yalan söyleyenler, devlet yönetemezler. 

Bunların ağızlarından düşmeyen insan hakları, demokrasi, hukuk-adalet gibi kavramları savunma iddialarını da kimse inandırıcı bulmaz.

BİLGİ-İLİM ÖNEMLİDİR

Hz. Muhammed, ‘ İlim-bilgi uzakta Çin’de de olsa gidip öğrenin ‘ demesine rağmen bilgiden-ilimden uzak kalmış cahiller, kendileri gibi cahil, islâmı sadece çıkar ve saltanat için kullanan bir takım hocaların-imamların dizleri önünde çökerek, onların anlattıklarıyla İslam’ı öğrendiklerini sanırlar.

Bu cahiller Çanakkale ve Kurtuluş savaşları öncesi ülkenin ve milletin içine düştüğü felaketleri bilmediklerinden, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran Atatürk’e ve O’nun kurduğu çağdaş, laik cumhuriyet rejimine karşı çıkmayı da bir yerde Müslüman olmanın gereği gibi bir düşünmekteler ki bu  çok büyük bir hatadır, yanılgıdır. 

Bilgi yaşam için bir oksijendir’ denir. İşte bu bilgi oksijeninden noksan olan cahiller, dünyamızdaki oluşumlardan habersiz kalarak gerçekleri kavrama zorluğu yaşamaktalar.

……

Bu arada şunu da unutmayalım; 20 Şubat’lar Dünya Sosyal Adalet Günü’dür. Düşünürler “Toplumlar kendi içlerinde ve birbirleri arasında adil bir sistem oturtmadığı sürece, sosyal adalet sağlanamaz. Sosyal Adaletin sağlanması, eşitlik kavramının yerleşmesi, barış için can alıcı önemdedir ” diyor. Doğru söze ne denir ki..Neyse yazımızı Karacaoğlan’a ait olduğunu sandığım şu dörtlükle bitirelim;

Dost olma yolunu bilmez yolsuza

Komşu olma sözünü bilmez densize

İnanma edepsize, arsıza, hırsıza

Sonra hile getirir ırzına

SEVDİĞİM SÖZCÜK

‘ Bir insanın inancı-dini aklıdır. Aklı olmayanın dini de olmaz ‘