“Affetmek güçlüyü daha güçlü yapar.”

Sevgili okuyucular,

Millet olarak büyük acılar çektiğimiz bu son deprem umarım halkımızı ve özellikle devlet yöneticileri bir ders olur da bir daha böyle acılar çekmeyiz.

Bilim adamları ne diyor; Gerekli tedbirlerin alınmaması, yani inşaat yapılacak arazilerin yeterince incelenmemesi ve inşaatlarda kullanılan malzemelerin kontrol edilmemesi sonucu böyle felaketleri daha çok yaşarız “ diyorlar.

Demek ki inşaat ruhsatı veren kurumlar ve pek tabii malzemeden çalan müteahhitler bu felaketlerin sorumluları…

……

Bilindiği üzere dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin oluştuğu ve sonucundan da milyonlarca insan yok olmakta. Yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmakta.

Deprem bölgeleri Haritası'nı araştırdığımızda, yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı anlaşılmakta.

…….

PEKİ, DEPREME KARŞI NASIL BİR TEDBİR ALMALIYIZ?

Bu konuda bilim adamlarının tavsiyelerine baktığımız şu önerileri sunuyorlar;

 a) Yerleşim bölgelerini titizlikle belirlemeliyiz. Kaygan ve ovalık bölgeleri tercih etmemeliyiz. Evimizi gevşek toprağa sahip meyilli yerlere yapmamalıyız.

 b) Deprem tehlikelerine karşı binalarımızı dayanıklı yapmalıyız. (Yapı Tekniğine ve İnşaat Yönetmeliğine uygun, sağlam olarak)

c) İmar planında konuta ayrılmış yerler dışındaki yerlere bina yapılmamalıyız.

d) Dik yarların yakınına, dik boğaz ve vadilerin içine bina yapılmamalıdır.

 e) Mevcut binaların dayanıklılıklarını arttırmalıyız.

f) Sigorta sistemine dahil olmalıyız.”

İnsanlarımıza düşen görev, deprem tehlikesine karşı ev veya her hangi bir bina satın alırken yukarıda belirtilen uyarıları dikkate almalıyız.

…….

Son olarak diyeceğimiz, devleti yönetenlerin, yerel belediyelerin bu konuda çok dikkatli olmaları ve gelişi güzel inşaat ruhsatı vermemeleri ve bir depremde yaptığı inşaatlarda eksik malzeme kullanarak kısa yoldan zengin olma peşinde koşan müteahhitlere de en ağır cezaların verilmesini sağlamalılar. Ne diyor bir atasözü; Emeksiz zengin olanın, kitapsız bilgin olanın, sermayesi din olanın rehberi Şeytandır”

…….

Yazımızı bir fıkra ile bitirelim:

ADAM OLMANIN YÖNTEMİ NEDİR?

Günün birinde Hoca'nın da içinde bulunduğu topluluktan birisi; “ Hocam, adam olmanın yöntemi nedir?” deyince;  Hoca Efendi, adamın nefes almasına bile fırsat vermeden; “Canım, bunu bilmeyecek ne var, elbette kulaktır.” der.

Fakat , arkadaşlarının "kulaktır" cevabından pek bir şey anlamadıklarını anlayınca Hoca  açıklama yapma gereğini duyar: Aa!. . Bunu bilemeyecek ne var? Herhangi bir adam konuşurken onu can kulağı ile dinlemeli; bu arada kendi ağzından çıkanı da kendi kulağı duymalıdır.”

SEVDİĞİM SÖZCÜK:  Bedenin herhangi bir yerine saplanan oku çekip çıkarabilirsin ama ya yüreğe saplanan ok? “ R. Hamzatov

DEPREM NEDİR ?

Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma olayına "DEPREM" denir.

Deprem, insanın hareketsiz kabul ettiği ve güvenle ayağını bastığı toprağın da oynayacağını ve üzerinde bulunan tüm yapılarında hasar görüp, can kaybına uğrayacak şekilde yıkılabileceklerini gösteren bir doğa olayıdır.

Depremin nasıl oluştuğunu, deprem dalgalarının yeryuvarı içinde ne şekilde yayıldıklarını, ölçü aletleri ve yöntemlerini, kayıtların değerlendirilmesini ve deprem ile ilgili diğer konuları inceleyen bilim dalına "SİSMOLOJİ" denir.

*  *  * 

Dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluştuğu ve sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok olduğu bilinmektedir.

Dünyanın oluşumundan beri, sismik yönden aktif bulunan bölgelerde depremlerin ardışıklı olarak oluştuğu ve sonucundan da milyonlarca insanın ve barınakların yok olduğu bilinmektedir.

Bilindiği gibi yurdumuz dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinin üzerinde bulunmaktadır. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı depremler olduğu gibi, gelecekte de sık sık oluşacak depremlerle büyük can ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir.

Deprem Bölgeleri Haritası'na göre, yurdumuzun %92'sinin deprem bölgeleri içerisinde olduğu, nüfusumuzun %95'inin deprem tehlikesi altında yaşadığı ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98'i ve barajlarımızın %93'ünün deprem bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.

Son 58 yıl içerisinde depremlerden, 58.202 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 122.096 kişi yaralanmış ve yaklaşık olarak 411.465 bina yıkılmış veya ağır hasar görmüştür. Sonuç olarak denilebilir ki, depremlerden her yıl ortalama 1.003 vatandaşımız ölmekte ve 7.094 bina yıkılmaktadır.