Sevgili okuyucular,

10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’dür. Ne yazık ki son yıllarda 10 Ocak günü tüm yurtta buruk bir şekilde kutlanır. Çünkü gazetelerin sansür altına alındı, gazetecilerin de hapse atıldığı hatta öldürüldüğü günler yaşadık. Örneğin 1996 yılında iki tutuklunun ceza evinde öldürülmesi olayını takip eden gazeteci Metin Göktepe polisler tarafından gözaltına alınmış daha sonra öldürülmüştü. Meslektaşımızı saygı ile anıyor, gazetecilere yapılan bu zulmün bir daha olmaması için gerekli önlemlerin alınacağına inanıyoruz.

10 OCAK ÇALIŞAN GAZETECİLER GÜNÜ NEDİR?

Çalışan Gazeteciler Günü, gazetecilik mesleğini icra edenleri onurlandırmak için 1961’den beri Türkiye’ye özgü bir kutlama gündür. 1961-1971 yılları arasında bir takım müdahaleden sonra ülkede gazetecilerin bazı haklarının geri alındığı günlerin kalktığı ve 212 sayılı yasanın  gündeme oturması üzerine "10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü" olarak ilan edildi..

4 Ocak 1961’de kabul edilen 212 sayılı yasa ile basın çalışanlarının bazı hakları yasal güvence altına alınmış ve bu yasanın 10 Ocak günü Resmî gazetede yayınlanışı nedeniyle 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü olarak kabul edilmiş ve o tarihten sonra kutlanır hale gelmiştir.

*  *  *

GÜNÜMÜZDE GAZETECİLER BASKI ALTINDA VE GERÇEKLERİ YAZAMIYOR

Evet günümüzde tarafsız, gerçekleri dile getirmeğe çalışan gazeteciler-gazeteler ne yazık ki baskı altında. Gerçeklerden, halktan yana olan gazeteciler çok zor şartlar altında görevlerini yaparlarken siyasi iktidarlara yalakalık yapanlar varlık içinde yaşıyorlar. Kısaca basın özgürlüğü diye bir şey kalmamış hatta bazı gazeteciler öldürülürken birçoğu da hapis cezalarına çarptırılmışlardır.

*  *  *

İZMİR  BASININ ALTIN ÇAĞI YAŞADIĞI  YILLAR..

Sevgili okuyucular,

Benim de gazetecilik yaptığım bir devir olan ( 1960-1980 ) yılları arası,  İzmir basının altın çağının yaşandığı günlerdi. O yıllar gazeteciliğin saygı gördüğü, siyasi iktidarlara veya bir takım kurumlara yalakalık yapılmadığı yıllardı.. Peki sonra ne oldu, gazeteler-gazeteciler çıkar için halkın sesi, gözü, kulağı olma vasfını kaybedip siyasilerin-iktidarların yalakası oldu..

O 1960’lı-1980’li yıllarda ister siyasi iktidar mensupları olsun ister yerel yönetim mensupları olsun gazetecilere karşı daima sevgi ve saygı ile bakarlardı. Bu sevgi ve saygıyı gazeteciler olarak bizlerde onlara aynı sevgi ve saygıyı gösterirdik. Çünkü onlar gazetecileri halkın sesi, gözü ve kulağı olarak kabul ederlerdi.

O devrin en etkili yerel gazeteleri de Yeni Asır, Ege Ekspres, Demokrat  İzmir, Ticaret, Sabah Postası ve akşamları yayınlanan Ege Telgraf’tı.. Ve bu gazetelerin geniş bir okuyucu kitlesi de vardı. Çünkü gerçekleri yazdılar, yayınladılar.

Peki kimler vardı o devirde?

Hatırlayabildiğim kadar yerel ve İstanbul gazetelerinde; Nihat Paykoç, Güngör Mengi, Şadan Gökovalı, İsmail Sivri, Ertuğrul Kale, Nejat Seçen, Günay Şimşek, Aziz Halkapınar, Orhan İlhan, Oktay Köse, Özden Alpdağ, Çetin Esen Kaftan, Nihad Dağdelen, Kazım Yenisey, Akın Simav, Erkin Usman, Atila Sertel, Gürkan Ertaç,  Altan Santepe, Çetin Gürel, Erol Akıncılar, Kenan Seven, Süha Aknur, Önder Özçorlu, Tayfur Göçmenoğlu, Güngör Öcal, Behçet Karayazıcı, Erhan Ünver,  Ünal Tümin, Suat Eryalman, Altan Santepe, Süha Aknur, Hayrullah Gülal ve isimlerini hatırlayamadığın bir çok arkadaş..

İstanbul gazetelerinin temsilcileri ise; İsmail Sivri, Muammer Övünç, Nejat Türkeri, Hikmet Çetinkaya,  Sabri Süphandağlı,  İrfan Türksever. Özal Uluç idi.

GÜNÜN SÖZÜ: Paranın köpeği olan insanlardan, ne dost olur ne de kardeş olur.