Kazanılması mücadele isteyen, kurtulması, sahip olunması gereken durumların kişinin eline geçmesi için kendince çaba harcayıp, içsel döngüsünde kazanmak istediği hale kurtulma denir. Bu çabasının sonucunda içinde bir muhakeme yaptığı ve süreç içinde belki de savaştığı için bazen kaybettiğini düşündüğünde, aslında kazanım olduğunu anladığı, teslim olduğu anda kurtuluştur. Yön vermenin farkındalıkla bir bağlantısı varsa değmeyin keyfinize...

Zamanın içinde kendinizle sörf yaparsınız, bir oraya bir buraya savrulmaktansa, yön tayinini elinizde tutmanın dayanılmaz hafifliğini yaşarsınız.

Günlerden bir gün korkulu bir dönemdeki düşüncelerimden dolayı fiziksel bedenime almış olduğum misafirim oldu. Biraz bıçkın keskin bir giriş yaptı. Önce birbirimizle doktorlarımız vasıtasıyla bi selamlaştık. Düşünceyle içeriye girdikten sonra işler tıp alanında faaliyet gösterir.

Tabii ki ben de boş durmuyor, hem sezgisel olarak hem de  düşünce ve  duygusal  teknikler ile  kendi kendime alternatif tıpı da destek alarak yardımda bulunuyordum.

Bu sırada tamda yirmi bir gün önce bir bir şifa aktarımına ihtiyaç duyduğum anda ki sezgisel yanım böyledir , “hadi“ dedim mi geliyor gelmekte olan der. Titreşir beni de titreştirir.

Bu aktarımın bana gelmesi için bir olay, bir kişi, bir ses, bir görüntü yani bir aktarıcıya, vesileye ihtiyaç var. Hemen harekete geçip bu konuda uzman ilk aklıma gelen kişiyi arıyorum. Müsait olmadığını söylüyor. “Tamam” diyorum kaynak akıyor ve durmuyor. Nasıl, nasıl, nasıl?

Nerede? Kim?                                                                                                                                                

Günlerden Çarşamba geceyi sabah ediyorum. Heyecan tavan yapmış durumdayım.

Dedim ya farkında olmanın dayanılmaz güzelliği... Korkuyla giriş yapan sevgiyle dönüş yapar. Bir neşe ki bende sorma gitsin...

Perşembe günü semt pazarına alışverişe gidiyorum. Yorgun, uykusuz bir o kadar da neşeli, içerden açık gözlerle seyir halindeyim. Aramak ve bulmak da ısrarcıyım, iyileştirici güce doğru çekiştirildiğimi hissederek, yanımdaki arkadaşlarımla yürürken bir mağazanın açılışına denk geliyoruz. “Geççek, geççek” şarkısı çalıyor. Herkesin dans ettiği eğlenceli bir ortamdayız. Palyaçolardan biriyle gülerek bakışıyoruz. Karşılıklı yüz yüze dururken bana “evrene inanır mısın?” diyor. Sadece bakıyorum ve “merhaba “diyorum.

“Uzat ellerini sana şifa aktaracağım“ diyor. İçindekine sonsuz şükranlarımla…

Sevgi ve umutla...

Nuray Çetingöz