Alt duygulardan üst duygulara yükselmede kendimizi ifade edemediğimiz her basamakta kabul etmediğimiz duyguları boşaltmak hiç̧ aklımıza gelmez. Oysaki boşaltamadığımız her duygu birikimi üst üste bir yığın haline geldiğinde müthiş̧ bir patlama ile kendini gösterir. Kişi bu patlamayı duygusal olarak yasarken görsel olarak da görür aslında (evdeki su borusunun patlaması, su basması vb.).
Sinirlendiğimiz, korktuğumuz, endişe duyduğumuz hallerimizin ilk anlarında “evet ben bunu yasıyorum” diyerek kabul edip o duygunun bize göstereceği gücü̈ kendi elimize geçiririz.
İlk etapta şaşkınlık göstersek de uygulamaya başladığında nasıl bir etki bıraktığını fark ederiz. Duyguları patlama noktasına gelmeden tesirsiz hale getirmek ve boşaltmak büyük patlamalara engel olur. Tıpkı bir düdüklü̈ tencere gibi. Daha sakin, daha tedbirli.
Kabul etmek burada devreye girer. Kabul et, ısı çok yüksek altını kıs, içerideki basıncı almak için pimi ayarla, zaman tut, korkma, anda kal.
Kurabiliyorsan empati kur. Derin nefes al, ocağın altını kapat. Daha sakin olduğunun farkında mısın?
Şimdi olay biraz soğudu, pimi kaldır, yavaş yavaş kızgın buharı çıkar.
İllaki çıkar. İtiraf et kendine korktun, sinirlendin, endişelendin de. Kişilere takıldı hep aklın oysaki konu olaylardı.
Bir şey olursa korkusu ile ömür geçirdin.
Bir şey oldu mu? Hayır
Kolay mı? Hayır
Alışıp uygular isen kolaylaşır. Hep yapmak istersin. Hayatın kolaylaşır. Üzülmezsin.
Bu kadar yükü taşımak zorunda değilsin. Sence?
Kabul etmek, karar vermek ve başarmak hepsi senin elinde. Haydi….
Değerlerinin farkına varma zamanı gelmiş olabilir. Bu kadar başarı senin başarısız olduğun günlerde sen hatırlasan da hatırlamasan da başarısızlığı kabul ettiğin için yaşanıyor. Bilinçaltın uyumuyor.
Kendine dürüst davranıp itiraf etmenin yararı diyebiliriz. Her konuda hemde.
Kendine öz saygı itiraftan geçer. Sonuç olarak alt duyguları seni ele geçiremedi kandıramadı.
Zafer senin. Konuya hakimsin. Olay yeri ve anda kalarak olayın hakimiyetini ele geçirdin.
Üst duyguların seni kucaklamaya başlamasına ne dersin?
Korku, endişe, asabiyetin yerini; Güven duymak, emin olmak alır.
Değerli olduğunuzu hatırlayın, sizden başka bir tane daha yok.
İfade kelimesi sözlük anlamında anlatmak, önem taşımak. Kişinin en dürüst kendini anlattığı yine kendisidir. İçinde hiç şüphe olmadan itiraf ettiği, dertleştiği, ağladığı, güldüğü. Hani “CAN DOSTUM” dediği kendisi. Sahibini tatmin etmiş, duygularından emin kılmıştır. Duygular tetiklendiği anda işlemeye başlar, bilinçaltından gelen emirle kendini olayın içinde buluverir kişi. Kişilere değil olaya odaklanıp hangi duygumuzun harekete geçtiğini anlamaya çalışıp ve o bizi ele geçirmeden biz onu ele geçirmeye bakalım. Bu genelde insanları rahatsız eden duygu patlamalarında yaşanır. Mutlu olunduğunda hemen hemen hiç yok denecek kadar azdır, varsa da kişi kendini sorgulama sürecini bitirmemiş demektir ve yolculuk sürecinde normaldir.
Şimdi ne olacak?
Bunlar hep yaşanacak. Kim başaracak?
Tabi ki de SEN.
Başla bakalım, çöz kendini, seni senden başka kimse sen kadar iyi tanıyamaz.
Deneyelim mi?
Soralım bakalım.
Kendine dön ve sor, evet evet kendine sorular sor. Olayın değil, duygunun düşüncenin sahibi sensin. Bu duygu bende ne ifade ediyor?
Konuya odaklanırsanız çözümün yine kendinizde olduğunu göreceksiniz.
Kendinizi kendinize ifade ederken nasılsınız?
Gayet iyisiniz daha dürüst, daha özgür.
Adını koyduğunuz bir duygunuz düşünceye ve eyleme dönüşmeye başlamaya hazır.
Biz gibi düşünmüyor diye kızdığımız, suçladığımız değiştirip biz gibi yapmaya çalıştığımız kişilere bundan sonra daha başka açıdan bakmaya ne dersiniz?
Kendi duygumu kendim idare edebiliyor muyum? Yoksa suçlamak daha mı kolayıma geliyor?
Değerlerimin farkındayım, olumlu düşüncenin beni yapılandırdığının farkındayım diye düşünmeye başladığın an değişmeye başlamışsındır.
Herkesin yolu, yolculuğu süreci farklıdır. Esas olan farkına varmaktır.
İŞTE BU ŞANSTIR
Sevgi ve umut ile...
Nuray Çetingöz