Kadim uygarlıklarda kırılma noktası acı uyanış olarak algılanırmış. Arkasından gelecek hayrı görebilmenin cesaretini taşıyarak yaşanan büyük kırılmanın, can kaybı çok dediğimiz ve canhıraş kurtulma mücadelesinin verildiği bir dönem yaşadık Şehirlerimiz yıkıldı biz ülkece sarsıldık. Ölümün ne olduğunu, çaresizliği sosyal medyadan yansıdığı kadar seyrettik. Orada bulunanlardan dinledik.

 Hepimiz yardım ettik çabaladık elimizden geldiğince...

   Bu süreçte kendimizi suçlu, öfkeli, nefret dolu, isyankâr bile hissetmiş olabiliriz. Gördüklerimiz ve duyduklarımız karşısında suçlamak, yargılamak belki biraz rahatlatmıştır.

Oysa doğal bir felaket anında nasıl tutum sergileyeceğimizi bilmiyorduk.

Tam da bu esnada ülkenin siyası gidişatı gündemi biraz değiştirdi. Seçimlerdi konumuz

Ben de onu diyorum işte seçim...

Evler sağlam değildi yıkıldı, yapanlar suçluydu, alanlar seçim yapıp o evi almışlardı. Kimse böyle olsun istemezdi, olanlar olmuş, Karmalar yıkılmıştı. Coğrafya kaderdi iyi insan olabilmek meziyet, Adalet, ahlak sorgu sual edildi. Yargılanan mı yargılayan mı oluyorum derken

Sus geldi ....

Ah canım ülkem, vatanımın bir parçasıyla bizler de kırıldık ülkem tuz buz oldu kalbimiz ; içim dolu ,yine de kafamızın içi,yüreğimiz,dilimiz umut dolu.,çiçek dolu, yeni dolu, yeniden dolu, birlik dolu, gelecek nesillere verilmiş güzel söz dolu,sevgi dolu, yüreğim Aşk dolu,Atadan dededen güzel miras dolu, hepsi dolu. Göz yaşlı, hem yas hem sevinç dolu.Yine yeniden yeni ile iyilikle sarılarak ve sen ben demeden biz olarak ...

Öyle işte

Öyle dolu...

Çünkü̈

BEN ANADOLU

Sevgi ve umut ile

Nuray Çetingöz