Alfa kadınların en büyük özellikleri bütüne ve kendilerine katkı olabilmeleridir. Her kadının alfa kadın özelliği vardır, erkeklerin dişil yanlarında da bu mevcuttur. Erkeklerin alfa kadınlar tarafından yetiştirilmesi yeni dünya düzeninde mevcuttur, köklerden gelen destek ile birdir. Yeni dünyamız on yaşında bütün kadınlarımızın ana erkillerimizin yükselişi var ana erkillerin yükselişi ata erkillerin yok oluşu anlamına gelmiyor elbette... Anaerkillerin şu anda yeni nesil erkekleri yetiştiriyor olması geleceğe baktığımızda içimize su serpiyor, bu daha önceki erkeklerin yetişmemiş olması anlamına da gelmiyor, yeni düzen erkeklerinin daha özgür yetişmesiyle ilgili yani sınırlayıcı kör inançlardan kurtulmuş bir şekilde...

Hiçbir şey hiçbir anlama gelmediği gibi her şeyin tezatıyla mümkün olduğu bu durumun içinde olumsuz bir olayın, olumlu bir olayla bütünleştirilebileceği düşünülmeli, yaradılışta her şeyin tezatının ne demek olduğunu kişinin kendisi deneyimleyerek yaşıyor, bir şeyi hiç sevmiyorsanız bir anda sevemezsiniz, zamanla seviyorsanız artık o sizde kalıcı hale gelir. Bunu zamanın içinde sevmediğinizin ne olduğunu kendinizde çözerseniz, çözümün kendisi olursunuz. Olumsuzu olumluya çevirmek zor fakat imkânsız değildir, olumsuz bir olay dediğiniz her şey sizin bakış açınızdan başka bir şey de değildir. Dünya anamızın üzerinde yaşarken bu yaşamda kişinin ölüm korkusundan başka büyük bir korkusu yoktur. Kaybetme korkusu, bir daha göremeyeceğim sevdiğim daha doğrusu beni seven birisi eksilecek demektir. İşte bu korku kişinin içindeki diğer bütün korkuları tetikler. Özgürleşme esnasında korkunun gidişi bağımlılıkları da götürdüğü için genç ata erkillellerde kendi geleceği üzerinde kurduğu eksen onun gerçek ismi ve doğum tarihi ile tescillenir. Ana erkil uyanışta ve aktif olduğunda gelişecek olan yeni ata erkiller iyileştiriliyor ve yetiştiririliyor her şey düzene uygun sistematik bir şekilde ilerliyor.

Birden bire olmuyor, bir geçmişi var elbette. Geçmişi olmayanın da geleceği olmuyor...

Çok yıllar önce küçük yaşlarda ismimle çok barışık değildim aslında ismimi çok sevmiyordum. İlkokula başladığım sırada bir baktım ki herkesin çiçekli melekli isimleri var. Benimkisi de Nuray. Ailede bir terör estirdim tabi, “benim ismim neden Nuray,  ben de çiçekli melekli isim istiyorum”. Çok da küçüğüm o zaman, babam saygı duyduğu bir büyüğünün ismini koymuş bana fakat ben isimle bağdaşana kadar epey bir zaman geçti. 13’lü yaşlarımda din öğretmenim bana bir şiir yazdı ismimle ilgili. O şiirden hatırladığım en son dize şuydu; “nurunu kıskansın ay“ diyordu. İçinde hem nur hem ay hem de kıskanmak vardı. Oradaki kıskanmak kelimesini güzelmiş olarak akletmiş ve kaydetmiştim. O saatten sonra da pek bişeyleri kıskanmadım. Dedemle babamı bu huyum çok rahatsız ediyordu. Mutlaka yaşamalıymışım bu hissi bir kere bile olsa... Yapamıyordum demek ki nurumu kıskanmıyordu ay, ayın kendi nuruyla ışığıydı zaten, neden kıskansın ki kişi kendinden kendine sevme sırasında neyini kıskansın ki orada ona karar vermiştim...

Sonrasında kıskanmak kendinden kendine o zaman insan bir şeyi kıskandığı zaman kendini kıskanıyordu dedim...

Nurayların ödül alması

Bir film Festivalinde alınan ödülün nuraylara ithaf edilmesi bir Nuray olarak beni de birazcık gülümsetti. Tevafuk işte yıllar öncesinde bana söylenen, evde verilen ilk eğitim, doğum tarihini ve ismini iyi benimse, doğum tarihini bilen, ismini benimseyen kişinin gidişatı ona göre alacaktı. O yüzden sonradan ismime aşık oldum. “Oscar kime” diyerek kitabımda bahsettim ödülü kendime zaten vermiştim. Ben de yaşanmışlıklarımla kendime münhasır Nurayım öyleyse aldım kabul ettim...

Yıllar öncesinin sevgisizliğini yıllar sonra taçlandırmıştım. Yine kendimden kendimeydi.

Yine kendimeydi sözüm.

Nuray’ın sahip olduğu değerin kıymetini bilmekteydim, daha önceki zaman bazı kültürlerde isimler kişiye sonradan gösterdikleri çaba ve kabiliyetleri doğrultusunda verilirmiş. Bize önceden verilmiş bir ismin bizim hayatımıza nasıl etki ettiğini ben kendim yaşayarak gördüm. Sevgili din öğretmenimizi de bizi modern bakış açısıyla yetiştirdiği için rahmetle anıyorum. Dedemin arkadaşıydı,  evden dedem tarafından ufacık da olsa haber iletildiğini düşünmekteyim. Öğretmenimi dinleyeceğimi bilebilen aileme saygım sonsuzdur. Alfa erkeklerle yetişmiş bir kadın olarak dilerim evrensel görevlerimi layıkıyla yerine getirebilirim...

Sevgi ve umut ile...