Yıkıcı depremin etkisini hala üzerimizden atamadığımız bu günlerde, üzerine bir de siyasi deprem yaşadık.

Siyasetten bahsetmeyi, özellikle de siyasi yazılar yazmaktan çok hoşlanmıyor olmam, siyasetten uzak olduğum anlamına gelmiyor. Ama bu günlerde siyaset dışında bir şey yazamayacağım kadar öfkeliyim. Bu yazımda anlatmak istediklerim tamamen kendi düşüncelerim. Fikirlerim sizlere yakın veya uzak gelebilir. Bu çok normal. Hiç kimsenin fikirlerini değiştirme çabam olmadığı gibi, hiç kimsenin de benim fikirlerimi değiştirme çabası olmasın lütfen. Önce bu konuda anlaşalım.

 Seçimin yaklaşmış olması, ister istemez insanlar üzerinde bir gerginlik oluşturmuş durumda. Herkes endişeli, herkes diken üzerinde. Zaten yaşamış olduğumuz bir yıkıntının üzerine, yirmi yıllık iktidardan kurtulma umudumuz bizi hayata tutunur kılıyordu.  

Her şeyin yolunda gittiğini, bir hedef için güçlerini birleştirmiş partilerin gümbür gümbür geldiğini düşündüğümüz bir anda, bir bakıyorsunuz ki İyi Parti masadan çekilmiş. Şaşırdım mı, hayır. Çünkü ben hiç bir zaman MHP ve MHP kökenli hiç kimseye güvenmedim. Hele Bakanlık döneminde birçok faili meçhul olayların gelişmiş olduğu bir kişiye asla. Ha şunu da anti parantez söylemek isterim, yüzde yüz güvendiğim hiç bir siyasetçi ve siyasi parti yok. Ama yüzde yüz ülkemin başında olmamasını istediklerim var.

Bu arada son zamanlarda çalışmalarını, konuşmalarını yakından takip ettiğim bir parti var. Topu topu Mecliste dört milletvekili olmasına rağmen çatır çatır muhalefet olan TİP. Şimdiden açık açık söylüyorum ki, milletvekilliği oyum kesinlikle onların. Helal olsun size.

Benim inancım, yirmi yıllık iktidarın seçimi kaybedeceği yönünde. Kesinlikle bu seçimde aklımızı kullanıp oy vermek zorundayız. Ne olursa olsun parlamenter sistemin geri gelmesi gerekiyor.  Tek adamın yönettiği, kanunların iki dudağın arasından çıktığı yönetim şeklini biz Osmanlı İmparatorluğu’nda bıraktık. İlerleyip, yükseleceğimize batışa doğru bizi getiren yönetim istemiyorum.

Adalet sisteminin çökme seviyesine geldiği, kadın cinayetlerinin tavan yaptığı, üretimin durma seviyesine geldiği, ormanların katledildiği, ihalelerin usulsüzce yapıldığı, işsizlik oranının her gecen gün artmaya devam ettiği, tarımın bitirildiği, doğanın zalimce katledildiği dalga geçer gibi vatandaşa her şeyin güllük gülistanlık olduğunun söylenmesini artık hazmedemiyorum. Artık yeter, lütfen yeter. Gözlerinizi açın ve bir bakın bakalım tuttuğunuz Parti’nin eksilerine artılarına. Neler getirmiş, neler götürmüş ona göre kararınızı verin.

Bu Ülke bizim mirasımız, sahip çıkmak, korumak, geliştirmek ve çocuklarımıza teslim etmek görevimiz. Hiç birimiz ölümsüz değiliz ve yanımızda hiç bir şey götüremeyeceğiz.

Ben de bir vatandaş olarak hakkımı hiç bir şekilde helal etmiyorum.