Urla caddelerinde, sokaklarında yürümeye başladığınızda her köşesinde telaşlı çalışmalara denk gelmeniz çok mümkün. Bir tarafta doğalgaz çalışmaları, öbür yanda elektrik kazıları. Hazır kazılmışken kaldırım ve yol zemin yenilemeleri. Yıllar önce projelendirilmiş eski belediye dükkânlarının yenilenmesi gibi bir sürü çalışmalar. Ortalık toz duman içinde anlayacağınız.

Ha yenilenmek, düzenlenmek çok güzel. Ona diyecek bir sözüm yok. Güzel olacak, temiz olacak, düzenli ve her şeyden önce yeni olacak. Bayılırım yeni olan her şeye. Bundan bir şikâyetim yok.

Sadece yapılmasını dilediğim başka şeyler de var. Örneğin Urla sokaklarının birçok yerinde, neredeyse benim çocukluk dönemimde en son tadilat görmüş, yamuk yumuk kaldırımların yenilenmesine öncelik verilmesi de çok yerinde olur. Hiç bir engeli olmayan insanların bile, bakmadan yürüyemeyeceği kadar bozuk olan kaldırımlarda engellilerin yürümesi imkânsız. Neresi derseniz, mesela Jandarma Kavşağı’ndan, Dörtyol’a doğru giderken, Meslek Lisesi’nin önündeki kaldırımlardan düşmeden yürümek için başınızı hiç kaldırmadan ilerlemelisiniz. O halde bile bir kaç kez tökezlediğimi söyleyebilirim.

Aslında hazır düzenlemeler yapılırken, bu tür yerler de tespit edilip yenilenme, hatta bisiklet yolları da yapılsa ne kadar güzel olur. Düşünsenize, Urla’nın merkezinden bineceksiniz bisikletinize, hiç trafiğe maruz kalmadan kendi yolunuzda İskele sahile kadar gideceksiniz. Motorlu taşıtların arasına dalmadan güvenle. Güzel havalarda hem ulaşım, hem de spor amaçlı kullanım için ne kadar uygun olur. Hani bizi kıskanan birçok Avrupa ülkesinin yaptığı gibi. Bu fikri bence yerel yönetim postitlemeli. Yapılacaklar listesinin başına alınmalı. Hatta önümüzdeki yıl yerel seçimlerde adaylığını ilan edecek müstakbel Belediye Başkanlarımız projelerinin arasına bile alabilirler. Hadi inşallah.

Şikâyetçi olduğum çok önemli bir konu var. Söz kaldırımlardan açılmışken, kaldırım işgaliyesi yapan sevgili esnaf arkadaşlar. Özellikle sebze tezgâhları yüzünden birçok defa yayalar kendilerini yola atmak zorunda kalıyor. Kasalardan adım atacak yer kalmıyor. Hatta bazen o kasalara ayağınız takılıp tökezleyebiliyorsunuz. Bu da düzenleme yapılması gereken bir problem gibi geliyor bana. Bu arada tamamen kaldırılmalı demiyorum. Sadece çok yayılmaması, yayaların rahat geçiş alanlarının bırakılması gerektiğinden bahsediyorum. Yanlış anlaşılmasın.

Malum artık çok kalabalıklaştık. Hele hele hafta sonları iğne atsanız düşmüyor.

Evet, hafta sonu Bayram. Sonraki hafta sonu Enginar Günleri adı altında geleneksel Uluslararası Enginar Festivalimiz derken kalabalık daha da artacak. Hazır olun. Siz siz olun, kediler sokakta cirit atarken, fareler çok ortalıkta dolaşmayalım. Nasıl olsa kediler geri dönünce meydan bizlere kalacak.

İşin esprisi bir yana umarım Bayram tatili ve hemen arkasından gelecek olan Enginar Festivali biraz can olur esnafımıza.

O zaman Mutlu Çifte Bayramlar.