Seyahat etmeyi çok seviyorum. Şimdiye kadar ülkenin dörtte üçünü dolaştım diyebilirim. Henüz görmediğim yerler ve tekrar görmek istediğim yerler listemde yer alıyor. Birçok yurtdışı ülkelerini ve şehirlerini de gezme şansım oldu. Farklı dil, din ve ırktan insanların kültürlerini öğretmek, gözlemlemek muhteşem bir keyif. Hele hele hikâyeleri olan yerleri gezmek benim için katmerli keyif. Örneğin tekrar görmek istediğim yerlerden biri de Budapeşte. Belli başlı görülmesi gereken yerlerini gördüm sayıyorum ama daha geniş bir zamanda, daha detaylı gezmek istediğim yerleri var. Mesela Demir Ayakkabıları.

“Demir Ayakkabılar ne?” derseniz, anlatayım. İkinci Dünya Savaşı anısına, Budapeşte Parlamento binası önünde, Tuna nehri kıyısının boyunca dizilmiş utanç anıtı demir ayakkabılar.

1944 yılının Ekim ayında, Hitler tarafından devrilen Macar hükümetinin lideri Miklos Horthy’nin yerine Ferenc Szalasi getiriliyor. Hitler’i destekleyen yeni lider Szalasi, Yahudileri vahşi bir biçimde öldürmeye başlar.

Yaklaşık olarak seksen bin kadar Yahudi, Macaristan’dan Avusturya sınırına kovulur ve yaklaşık yirmi bin Yahudi, Szalasi hükümeti tarafından Tuna Nehri boyunca vahşice katledildiler. Kurbanlardan silah zoruyla ayakkabılarını çıkarmaları ve Tuna Nehrine atlamaları istendi. Nehre atlayan kurbanlar, vurularak vahşice infaz edildiler. Atlarken nehrin kenarına bıraktıkları ayakkabılar, insanlık dışı uygulamanın ardından katliamın anısı olarak nehir boyunca uzanıyordu. İnsanlık dışı bu unutulmaz katliam, uzun yıllar Macaristan’da yaşayan ünlü yönetmen Can Tolgay ve heykeltraş Gyula Pauer tarafından ölümsüzleştirilmiş.

Projenin sahibi olan Can Tolgay, bu insanlık dramına dikkat çekmek adına demir ayakkabılar ile ölümsüz kılmak istedi. Budapeşte’ de Tuna nehri kıyısında uzanan bu açık müze, 1940lı yılların ayakkabılarına ait özellikleri taşıyan altmış çift demir ayakkabıdan oluşan anıtı meydana getirdi. Bu anıt, o dönemde katledilen insanların kişilik özelliklerinden oluşuyor. Katledilen insanların meslek, kimlik ve cinsiyetine bakılmaksızın, nasıl acımasızca katledildiklerini anlatmak için benzersiz bir eser niteliği taşıyor. Çocuk ayakkabısı, kadın ayakkabısı, erkek çizmesi gibi çeşitli ayakkabılara baktıkça insanlık ayıbı içinize işliyor.

Bu tür anıtlar bizlere insanlığın yaptığı çirkinlikleri bize aktarıyor. Umarım onlara baktıkça bundan sonraki atılacak adımlarda düşünerek hareket etmek adına görülmesi gereken eserler. Bir gün Budapeşte’ye giderseniz mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.