Kelimeler boğazda düğümleniyor. Gözyaşlarım kurudu artık akmıyor. Bu nasıl bir yıkım, bu nasıl facia? Çıldırmak üzereyiz. 6 Şubat Pazartesi sabahına acı bir haber ile uyandık maalesef. Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7,7 şiddetinin hemen akabinde, 7,6 şiddetinde Elbistan merkezli ikinci depremin yaratmış olduğu on ilimizi etkileyen yıkım, bizlerin de yüreklerini parçaladı.

Yazımı yazdığım 8 Şubat Çarşamba öğle saatlerinde kayıp dokuz bin kişiye ulaştığı söyleniyor. Duruma bakılırsa bu rakam daha da artacağa benziyor. Çok üzgünüm çok.

Rahmetli Ahmet Mete Işıkara derdi ki, “Deprem değil, tedbirsizlik öldürür” diye. Bir kez daha gördük bunun gerçekliğini. Yine çürük binalar, yine malzemeden çalınmış kontrolsüz yapılaşma, yine plansızlık. Yine bisküvi gibi yıkılan kocaman beton yığınları.

Artık şu gerçeği kabul etmek zorundayız. Bizler deprem bölgesinde yaşıyoruz. Bunu değiştirmemiz mümkün değil. Onunla yaşamayı öğrenmek zorundayız. Sonucunda en az zararla çıkacağımız şekilde yaşam koşullarımızı ayarlamak zorundayız. Kontrollü depreme dayanıklı binalar inşa edilmesi sağlanmalı. Bütün insanlara deprem eğitimi verilmeli. Gerekiyorsa okullarda zorunlu ders olarak verilmeli. On şiddetindeki depreme dayanıklı gökdelenleri yapan ve depremle yasamayı keşfetmiş, depremden korkmayan Japonlar gibi olabilmemiz mümkün mü acaba?

En en önemlisi, deprem sonrası koordineli çalışan, eğitimli kurtarma ekiplerinin çoğaltılması. Çok önemli olan ise yardım birimlerinin sistematik çalışmaları. Gördüğüm kadarıyla çok büyük kargaşa var bölgelerde. Herkes kurtarma ekiplerinin yetersizliğinden bahsediyor. Bunlar hep eksiklerimiz.

Bana göre Devlet dediğin bu tür kriz durumlarda, önceden hazırlanmış bir yol haritası olur. Ve haber alınır alınmaz aciliyet sırasına göre koordineli bir şekilde hareket eder. Kısa süre önce yaşadığımız İzmir depreminden bu yana hiç bir ders alınmamış, hiç bir çalışma yapılmamış. Çok yazık çok.

Elimizden geldiğince yardımlarımızı ulaştırmaya çalışıyoruz ama yine de çok yetersiz hissetmek çok kötü bir his.

Geçmiş olsun Türkiye’m.