İnsan emekli olunca neye merak salacağını bilemiyor. Eğer benim gibi emekli olup şaşaladıysanız boşluktan, birçok şeye saldırabilirsiniz. Bir bakıyorsunuz ki, çoluk çocuk büyümüş kendi yoluna gitmiş, iş hayatı sona ermiş, evde yapılacak çok iş kalmamış, kalmış olsa bile yılların verdiği yorgunlukla boş verilmiş, e dışarıda da bir hayat varmış bakalım nasılmış diye burnumuzu her kursa, her sosyal aktiviteye sokup duruyoruz. Oh çok da güzel oluyor açıkçası. Sakın boş boş evde oturmayın emekli olduğunuz zaman. Atın hemen kendinizi dışarıya. Yıllardır keşfetmenizi bekleyen birçok şey var orada, seçin içinden hangilerini isterseniz. Artık orası sizin zevkinize kalmış.

Ben birçok şey yaptım emeklilik hayatımın başlarında. Yağlı boya resim kursuna gittim, ahşap boyama, mask yapımı, halk oyunları, tiyatro, yaratıcı drama kursları gibi birçok kursa gittim. Hatta bazen bir güne üç kurs bile sığdırdım. Çalışırken kendime ayıramadığım zamanların intikamını alırcasına sıkıştırdım kendimi. Ayy çok da güzel oldu hiç pişman değilim. Rahmetli Babişkom (babam) derdi “ hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun” diye.

Şimdi sıkı durun son merakımdan bahsetmek istiyorum. İki yıldır biraz toprak ile uğraşmaya başladık. Eşim ve ben geçen yıl biraz sebze diktik. Çok hoşumuza gitti, yetiştirdiklerimizi dalından taze taze koparıp tüketmek.

Bu yıl bir level atladık ve daha fazla sebze diktik. Yetmedi, yanına tavuk ve kuzu da aldık. Ardından sevgili kocacığım, çocukluk döneminden kalma aşk ile güvercinleri de çiftliğimize ekledi. Nerdeyse Ali Baba’nın çiftliği olduk diyebilirim. Günlerimiz onların peşinden koşmakla geçiyor.

Gerçekten hayatımızda çok farklı bir deneyim oldu. Her gün yeni bir şey öğreniyorum. Öğrendikçe de bu mesleğe sahip olanlara daha fazla saygı duyuyorum.

Haa, tavuklar demişken, bu günlerde tavuklarımızın civcivleri de 21 günlük bekleyişten sonra çıktılar. Yani şuan taze büyükanne ve büyükbabayız tebrik edebilirsiniz. Tebrikleri birer kiloluk civciv yemi ile kabul edebiliriz.

Şaka bir yana, hayatımdaki en büyük tecrübelerden birini yaşıyorum. Beni şuan en çok meraklandıran şey, önümüzdeki bahar aylarında kuzularımız büyüyüp de yeni kuzular dünyaya getirecekleri zamanda edineceğimiz tecrübelerin nasıl heyecan dolu olacakları.

Bu gün, toprağı kazdıkça çıkan patatesleri görmenin, kahvaltı sofrasına dalından tazecik kopardığım domates ve biberlerle süslemenin, sen yemek yerken “ bana bu masadan lokma düşecek mi” diye masanın etrafında koşuşturan tavukların, beslenmek için kopardıkları her ottan sonra kuzuların boynundaki çanlardan çıkan melodilerin, taklalar atarak göğe yükselen güvercinlerin verdiği keyif, paha biçilemez.

Biz şimdilik toprağa döndük. Ya siz?                                                                                        

Keyifli haftalar olsun.