Advert

TRAJİ KOMİK BİR HASTANE HİKÂYESİ...

Aslı KAVCIOĞLU

25-08-2022 19:11

Başlıkta bahsedilen trajikomik hikâye kimin başından geçmiş olabilir tahmin edin bakalım. E yani benden ala bu duruma düşecek olan yok.  Kimin olacak, pek tabi ki de benim.

Malum yaş elli olunca, makine arada sırada eror veriyor. Zaman zaman çok şükür çok sık olmasa da yaşanan şikâyetlerden ötürü hastane yolunu tutuyoruz. Yıllarca çalışıp tıkır tıkır primlerimizi ödedikten sonra yaklaşık dört yıl önce emekli oldum. İlk maaşımı aldığımda çok mutlu oldum. Ve o para ile ailemi yemeğe götürmüştüm. Ha, yetti mi hesabı ödemeye derseniz, yetmedi tabii takviye yaptım. Konumuz emekli maaşlarının yerlerde sürünüyor olması değil. O başka bir trajikomik tartışma konusu.

Emekli olduğumda, artık pirim ödemeyecek olmamdan ve sağlık hizmetlerimi de rahatça alacak olmam beni mutlu etmişti.

Şükürler olsun ki bu süre içerisinde çok fazla hastaneye gitme ihtiyacım da olmadı. Çok elzem durumlarda ise özel hastaneleri tercih etmeyi yeğliyordum. Az bir fark ödeyerek iyi hizmet alınabilecek yerler mevcut.

Fakat son dönemlerde ödenen farklar muhteşem yükseldi. Yaklaşık bir buçuk ay kadar önce, sol elimin başparmağında ağrı ve takılmalar olmaya başladı. Kendimce atel takarak, ödem giderici ilaçlar sürüp ovalayarak tedavi etmeye çalıştım.

Kendi kendimin doktoru olamadığımın farkına varınca, güç bela Devlet Hastanesi Güzelbahçe Polikliniği, fizik tedavi uzmanına randevu alabildik. Randevu alabilmek kâbus gibiydi. Randevuya gittiğimde, çok güzel yaklaşan bir doktor çıktı karşıma. Çalışma şartları çok yoğun olmasına rağmen, çok ilgili ve çok aydınlatıcı yaklaştı. Çok memnun kaldım.

Doktorum bir MR isteyince, sekreter hanımın ısrarlı aramaları üzerine açılmayan telefonlardan sonra, randevu almak üzere Devlet Hastanesi’ne gittik. Neyse orada yaptığımız görüşme sonucunda aynı günün gece yarısına randevumuzu aldık ve akabinde çekimi yaptık. Üç gün sonra sonucun çıkacağının ve doktorumuza direk gitmemiz gerektiğinin bilgisini aldıktan sonra evimize döndük. Buraya kadar her şey normal. Bundan sonrası facia.

Sonucun çıktığı gün doktorumuza gittik, ekrandan raporu okurken sağ el işaret parmağı yazdığını fark ettik. Sol el başparmağının çekimi yapıldı ama raporda hem yanlış el hem de yanlış parmak. Ne alaka yani.

Doktorum bu durumda herhangi bir tedavi öneremeyeceğini, raporun düzeltilmesi gerektiğini söyledi. Güzelbahçe’den kalkıp Devlet Hastanesi’ne gidip durumu izah ettik. Oradaki görevlilerin yardımıyla ulaşmaya çalıştık raporu yazan uzmana. Düzeltme yapılmasını beklerken mesai saati doldu. Araya hafta sonu tatili girdi.

Hafta başı sabah erkenden hastane yolunu tuttuk. Bu sefer rapora baktığımızda doğru el ama hala yanlış parmak yazıyordu. Yani raporu yazan sayın uzman doktorumuz, lütfen bilgisayar başına geçip, sağ kelimesi yerine sol kelimesini yazıp, kendince sorunu çözmüş. Tekrar derdimizi anlattık ve düzeltilmesini istedik.  Bu arada raporu yazan uzman doktor ile görüşmeniz mümkün değil, çünkü kendisi hastanede değil şehir merkezinden raporları yazıp gönderiyormuş. Israrla düzeltmek istediğimizi görevliler aracılığıyla iletiyoruz, sayın uzmanımız ise ısrarla bizim söylediğimiz parmağın değil kendi söylediği parmağın rahatsız olduğunu savunmakta. Ben hangi parmağımın acıdığının farkında olamayacak kadar tuhaf bir insanım. Bu arada doktorumuz da bir haftalık tatile de çıkmış olduğundan dolayı onun fikrini alamadık.

Velhasıl benim elde atel aldım bavulumu attım kendimi yollara. Sinir tavan olmuş, sağlık hizmetleri şöyle iyi böyle güzel diye televizyonda atıp tutanlara küfür ede ede biraz sakinleme babında az tatil yapayım dedim. Berbat hizmet, yanlış raporlamalar ve en faciası ise pis bir hastanede geçen bir hafta sonrası sakinlemezsem kötü sonuçlar olabilir düşüncesiyle mola kararını almış bulunuyorum. Hafta başı kaldığım yerden cenke devam edeceğim.

(Bu arada hastane pis diyorum ama gerçekten öyle böyle pislik değil. MR çekilmek için yürüdüğünüz koridorlar kirli, kıyıda köşede depolanmış atıl duran yataklar, koliler, sandalyeler, masalar ve bir çok alet edevatlar. Kirinden üzerine oturamayacağınız sandalyeler. Hastane harabeye dönmüş. Yazık ki ne yazık.)

Bu hizmeti doğru ve düzgün bir şekilde almak benim hakkım. Bana verilen eğitimde “Hak verilmez alınır” olduğu için düzeltilene kadar, ya da yeniden bir MR çekilene kadar devam edeceğim.

Hani derler ya, mücadele edilmeyen savaş kazanılmaz.

Sağlıklı ve mutlu haftalar dilerim.

DİĞER YAZILARI BAZI ANILAR... 01-01-1970 03:00 KİM BULMUŞ? 01-01-1970 03:00 YÜRÜYEN BOĞA 01-01-1970 03:00 DOSYALAR UÇUŞUYOR! 01-01-1970 03:00 YILDIZLANDIK URLAM… 01-01-1970 03:00 BÜYÜK ADAM! 01-01-1970 03:00 EFENDİLER; YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDİYORUZ... 01-01-1970 03:00 ŞEHRE DÖNÜŞ... 01-01-1970 03:00 EYLÜL... 01-01-1970 03:00 36 KADINDAN BİRİ... 01-01-1970 03:00 BİZ TOPRAĞA DÖNDÜK... 01-01-1970 03:00 SONBAHAR GELMEDEN DÖKÜLEN YAPRAKLAR... 01-01-1970 03:00 DEMİR AYAKKABILAR... 01-01-1970 03:00 TUANA İLE YİNE SAHNELERDE... 01-01-1970 03:00 VE GELSİN ENGİNAR İLE İLGİLİ HER ŞEY... 01-01-1970 03:00 BİR TELAŞE, BİR TELAŞE... 01-01-1970 03:00 BAHARLAR GELECEK... 01-01-1970 03:00 TOPARLANMA ZAMANI... 01-01-1970 03:00 SON DAKİKA GOLÜ... 01-01-1970 03:00 YIKILDIK... 01-01-1970 03:00 ŞAHMERAN... 01-01-1970 03:00 YAŞ ALANDAN AKIL ALMAK... 01-01-1970 03:00 YILIN SON MACERASI... 01-01-1970 03:00 MUTLULUĞUN ANLAMI... 01-01-1970 03:00 CAN ÖĞRETMENLERİM... 01-01-1970 03:00 MUSTAFA KEMAL... 01-01-1970 03:00 YAŞASIN CUMHURİYET... 01-01-1970 03:00 GEREĞİNİ GEREKTİĞİNDE YAPAR GEÇERSİNİZ! 01-01-1970 03:00 KADINLARIN GÜCÜ... 01-01-1970 03:00 AKIL ALMAKTA FAYDA VAR... 01-01-1970 03:00