Urla’nın en eski değerlerinden biri olan Arasta Çarşısı ve onun yanında tarihi yaşadığım anların tarihçesi olan dükkânımın bir kapısı Arasta’da, bir kapısı da Malgaca Pazarı’na açıldığı için bu iki çarşıda yaşananların içimdeki izleri hiç silinmedi, onun için sizlerle paylaşmak istedim.

Malgaca Pazarı yaşadığımız bu Yarımada’nın yüzyıllarca ticaret merkezi olmuştur. Çocukluğumdan beri esnaf olarak yaşadığım bu yerde köylüsünün de kentlisinin de tüm ihtiyaçlarını bu tarihi pazarlardan sağladığına her zaman şahit olmuşumdur. Urla’nın bu en eski çarşısı olan Arasta ve en eski pazar yeri olan Malgaca Pazarı’nda tarihin yaşatılması adına dede yadigârı bu mekânların bu günün şartlarında bile torunları tarafından çok az da olsa işletilmeye devam edenler bulunmaktadır. Bazı meslekler yok olsa da, bazı iş kolları önemlerini yitirse de, çarşının ve pazaryerinin esnafı yeri geldiğinde iş konusunu değiştirerek dede yadigârı mekânlarını yaşatıyorlar. Ben bunları görüyor gurur duyuyorum. Bir yandan Arasta ve Malgaca Pazar yerleri esnafının anılarını, yaşadıkları, tanık oldukları olayları kaleme alıp, Urla’da kayıt altına alıp yazılması gereken daha çok sayıda değerler olduğunun altını çizerek yazmak istedim. Bu isteğim geçmiş tarihimize Sahiplenme duygularımın isteğidir, bu yazımın içinde hatalarım olacaktır. Kusura bakmayın arkadaş ve dostlar benim bu kaleme aldıklarım bire bir yaşadıklarımdır araştırmacı değilim ama bu yazdıklarım içimde can bulan duygulardır, kendi yaşadıklarımdır.

Eski bir Arasta Esnafı olarak, bu günkü öksüz ve yetim duygular içinde kıvranan Arasta pazarının göz yaşlarına ortak olurum diye yazmak istedim. Benim yaşadığım Arasta bu mu diye bakamıyorum. O çarşının içindeki kalabalık müşteri grubu yüzünden yürüyüp bir yere ulaşmak İçin Arasta’yı kullanmazdık dostlar, iğne atsan yere düşmezdi.  52 yılında Arasta Çarşısı’nda Bacak Mehmet ile Kokucu Hasan Efendi’nin yanında ilk açtığım marangoz dükkânımda dostlarımla paylaşmak istediğim içimde yaşayan o zamanın Arasta ve Malgaca esnafının hatıralara eşlik eden anılarını sizinle paylaşmayı bunun için istedim.

O tarihlerde Arasta Çarşısı esnafının bayramlardan evvel yaptıkları hazırlıkları hiç unutmam. o zamanlar geceleri elektrikler saat on birde kesildiğinden işlerini bitirememiş, bu sipariş aldıkları İşleri bitirmek azminde olan bizlerin lüküslerle işimize devam ettiğimiz çok günler olurdu. Bu sanatkâr grubunun başında ayakkabıcılar ve terziler gelirdi. Müşteriye söz vermişsin eğer zaman azalmışsa sabaha kadar çalışanlarımız olurdu, bunu yaşayan sanatkârlardan biri de bendim. Bu yarımadanın bütün İşlerini bizler yapardık, söz verdiğimiz işi gününde vermek için ben Mermer Çeşme kahveci esnafı olan Hacı Hüseyinlerin, Mehmet Ağabeyden saat on birde o evine giderken lüküsünü alır ve işlerimde gece saat üçe kadar çalışır, Mehmet Ağabey o saatte gelir ocağını yakacak hazırlık yapacaktır ben de onlardan aldığım lüküsü verir evime gider yatardım. bunu niye yazdım küçük bir sanatkar olmama rağmen aldığımız terbiye gereği o zamanın şartlarında ben bile bunları yaptım ve yaşadım dostlar. Komşu komşunun hocasıydı o zamanlar. Arkadaşlar ben 52 yılında 19 yaşındayken yaşadım bunları o bilge ve değerli kişileri hiç unutmadım ve unutmayacağım. Bu yaşadığım hayat süreci içerisinde, o kadar değerli kişiler tanıdım ki hiç birini unutamıyorum ama şimdi izi kalanlardan Terzi Zakir Aydınalp ve kardeşi ayakkabıcı Nuri ağabeyler den sonra tanıdığım Arasta’nın en yakışıklısı Kıpkıp’ların Rıza amcanın oğlunu tanımıştım. Arasta Esnafı olarak şimdi Lütfü ağabeyin oğulları Mesut ve Ali ile Portakal Mehmet Ağabeyin oğulları, Ali Zeytin’in oğulları, Karakaş Akif te gitti yakında şimdi oğlu Temel Arasta dışında olsa da aynı mesleği devam ettiriyor. Bir de garip Rıza Usta var o günlerin ustalarında oğlu ve torunu mesleğini yaşatmaya çalışıyorlar Alacalı Akif’ler, Bacak Mehmet’ler Kokucu Hasan’lar, Terzi Mustafa Erol’lar, Karaburunlu İsmail’ler, Laz Hasan ustalardan o mesleği yapanlar yok İshak Habif’lerden de kimse yok. Ethem Çavuş’un oğlu manifaturacı Nejat, ayakkabıcı Hasan usta, Kanca’ların okul arkadaşım Erdoğan Demirer, ağabeyleri Mustafa ve subay olan Hüsnü ağabeyler nerede? Kunduracı Kamil Erözkan ağabeyimiz, Aksekili Mehmet, manifaturacı Seydali,  Manifaturacı Şakir amca, yeğeni can dost Selahattin ile çalışırdı. Bir de unutamadığım Arasta Çaycısı Afili Mehmet vardı. o tatlı ve şakacı tavrıyla yaptığı ikramları hiç unutmadım.