Bu gün bu yazıları toparlayıp yazarken çok duygulandım, bütün Türkiye can kayıplarının acısını yaşarken ben nasıl yazayım derken alıntılarla bu haftaki yazımı siz can dostlarıma gönderdim amma Allah bize bu yazıları tekrar yazmamızı nasip etmesin diyorum.

Dün akşam saatlerinde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile hepimizi korkutan ve ürküten deprem bölgesindeki “salgın hastalık tehdidi” konusunu görüştüm. Bakan Koca, erken uyarı (sürveyans) sisteminin mükemmel bir şekilde izlendiğini, halk sağlığı uzmanlarının sahada yoğun bir şekilde görev yaptığını, temiz su, düzenli çöp toplama ve tuvalet/dezenfeksiyon meselelerinin büyük bir titizlikle takip edildiğini belirtti.

Bakan Koca ile yaptığım görüşmede deprem bölgesinde çok şükür şimdilik kolera ve tifo gibi tehlikeli enfeksiyonların görülmediğini öğrenme imkânı buldum. Bölgede adenovirüs ve rotavirüs kökenli mide-bağırsak enfeksiyonlarına rastlansa da bunların rakamları ürkütücü boyutlarda değil. Bakan Koca görüşmemizde Gebze Belediyesi’nin koordinasyonu ile çöp toplama işlemlerinin düzenli yürütüldüğünü, su temini konusunda organizasyonun Konya Belediyesi’nce üstlenildiğini, tuvalet ve dezenfeksiyon meselesinin de yine çok sayıda belediyenin koordinasyonuyla düzenli olarak yürütüldüğünü belirtti. Anlaşılan o ki bölgede şu anda henüz can sıkıcı boyutlarda bir salgın hastalık tehdidi kesinlikle söz konusu değil. Sağlık Bakanlığı’mız da konuya ilişkin her türlü tedbiri almış durumda. Umalım ki önümüzdeki günleri de problemsiz geçirelim.

Bir adam bahçesinde küçük bir yaratık kurtardı ve onun gerçekte ne olduğunu çok geç fark etti.

 Özetle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ekibiyle birlikte sahada, sağlık ordumuzun isimsiz kahramanı doktorlarımız, hemşirelerimiz, acil yardım görevlilerimiz, psikologlarımız ve farklı ülkelerden gelen misafir sağlık ekiplerimiz işbirliği içerisinde muazzam bir çaba gösteriyorlar. Hepsine müteşekkiriz.

Deprem, omuzlarımıza binen yeni ve muazzam bir yük. Taşınması oldukça güç bir ağırlık. Peki, omuzlarımız dayanacak mı bu ağırlığa, gücümüz yeter mi o ağırlığı taşımaya ve üstümüzden atmaya? Yanıtım tek sözcükten ibarettir, her zamanki gibi açık ve nettir: YETER! Ama bazı ayrıntılara dikkat etmek koşuluyla... Peki, o ayrıntılar neler?

Her şeyden önce iyi bilelim ve unutmayalım ki depremden en çok etkilenenler “afetzede kadınlarımız ve çocuklarımız”dır. Ve yine unutmayalım ki deprem bölgesindeki kadınların karşılaştıkları özel ve önemli bazı zorluklar vardır. Kişisel ihtiyaçlarını gidermede, erkeklerden daha farklı olabilecek doğal süreçleri sorunsuz yaşamalarında, sağlıklarını korumada, güvenliklerini teminde, kadınlar ve çocukların yaşayabilecekleri sorunlar erkeklerden çok daha fazla ve farklıdır. Bu nedenle “kadınların, çocukların ve özellikle de kız çocuklarının” korunmaları ve ihtiyaçlarının karşılanması konusunda çok daha dikkatli ve duyarlı olmak durumundayız.

Ben bu yazıları yazarken içim titredi çok üzgün bir durumda yazıları yazamıyorum. Ama görevimi de yapmam lazım diyerek oturdum yazdım.

Allah bize böyle bir felaket yaşatmasın diyerek son veriyorum !