2022 yılı Ağustos ayında bir gün, dostlar grubu ile Urla iskelesinin unutulmazı olan Karantina adasını gezmek için çıktığımız yolda, çok güzel ve neşeli anlar yaşadık.
Ada yolundan başladığımız dostlar ile yürüyüşlerimizde ilk defa Osmanlı hükümeti tarafından yaptırılan binalarla karşılaşınca, Mihmandarımız tarafından bu binaların kullanma amacının 18.yy ortalarına doğru Avrupa ve Asya’da veba ve kolera başta olmak üzere pek çok salgın hastalık görülürmüş. O dönemlerde bu hastalıklardan korunmak amacıyla tüm şehirlere giriş çıkışlar sıkı bir denetim altında tutulmaktaymış ve bu salgın hastalıklara karşı her Türlü önlem alınmaya çalışılmaktaydı diye bizlere anlatılırken merakla sorulan sorular karşılığında, o zamanın şartlarında şehirlerde bu kadar çok önlem alınmasına karşın hastalıklar deniz ticaretinde kullanılan gemiler ve gemi personeli tarafından başka ülkelerden taşınarak, büyük salgınlara yol açarmış diye anlatmaya devam eden mihmandarımız Avrupa ülkeleri de gemilerle kendilerine ulaşan bu salgın hastalıklardan korunmak amacıyla dış ülkelerden gelen gemileri limana girmeden önce 40 gün kadar açık denizde bekletirlermiş. Daha sonra bu uygulamadan vaz geçmişler ve gemi personelinden hastalık şüphesi olduğu düşünülenleri yaklaşık yedi gün gözlem altında tutulduktan sonra işlerinin başına dönmesine izin verirlermiş. Bunu uygulamak içinde ilk defa hastane yerleşiminden ayrı olarak karantina denilen binalar inşaa edilir ve hastalık şüphesi taşıyanlar, diğer arkadaşlarından izole edilerek uygun bir süre buralarda tutulurlarmış ve Karantina sözcüğü kelime anlamı olarak İtalyanca da ayrı ve korumalı yer anlamına gelen sözcüğünden dilimize geçmiş olup, aynı anlamda bu gün bile kullanılmaktadır.
Burada şimdi bu binalar olduğu için mihmandarımız olan görevli kişi binaların yapım süresi ve binaların nasıl yapıldığını anlatmaya devam ederken bana çok ilginç gelen bir anlatımda buradaki karantina binaları Osmanlılar tarafından Fransızlara yaptırılmıştır deyip, Binalar hazırlanınca sahil ve hudutlar sağlık ekipleri tarafından başlayan çalışmalar 1950 senesine kadar aralıksız olarak sürdürüldü diyerek sözüne devamla Karantina sistemi şu şekilde işlemekteydi. Karantina adasına yanaşan gemiden indirilen yolcular ve gerektiği durumlarda gemi personeli ilk olarak soyunma odasına alınır. Burada ilk olarak Kıyafetlerini çıkartıp özel filelerin içerisine koyarlardı. Soyunma yerindeki dönen dolap sistemiyle odanın diğer tarafında bulunan görevli bu kıyafetleri alarak 360 derece dönen ve sıcak hava içeren dolaplara yerleştirip dezenfeksiyon işlemine başlardı. Burada Sadece peştamal ve takunya giyen yolcular özel duş odalarına alınır, burada sabunla ve özel dezenfektanlarla duş yaptırılırdı. Giyinen yolcular doktor muayenesinden geçtikten sonra sağlam olanlar yollarına devam eder hasta olanlar ise tedavi edilmek amacıyla özel bölmelerde kontrol altında tutulurlardı. Diye sözüne devam eden mihmandarımız olan bu kişi çok heyecanlıydı.
Ve bize bilmediğimiz bu güzel bilgiler için teşekkürlerimizi sunup, bazı dostlar tarafından sorulan sorulara da çok güzel cevaplarla bizi hayran bıraktı.
Ve son soru olarak sorduğumuz soru burada hastalardan ölenler için ne yapılıyordu deyince, mihmandarımız bu sırada vefat etmeleri durumunda ise özel olarak sönmüş kireç dökülmüş olan mezarlara ve mümkün olduğunca derine gömülerek izole edilmeye çalışılırdı. Eşyaların mikroplardan arındırılması sırasında kıyafetler 120 derecede buharla sterilize edildiği için ıslanmıyor ve yolcuların tekrar giyilmesine olanak veriliyordu. Yolcuların kıyafetleri bu sterilizasyon sırasında ipekli ve normal olarak ikiye ayrılır. İpekli olanların zarar görmemesi için ayrı ve özel olarak bu işleme tabi tutulurdu.
O zamanın şartlarında 18 yüzyılın ortalarına doğru, Avrupa ve Asya’da salgın halinde görülen birçok hastalık olduğunda çekilen sıkıntılar bir de Veba ve Kolera hastalıkları ile karşılaşınca yapacak iş bulamayıp halkın geliş gidişlerine yasaklamalar uygulansa da çare bulunmadığı o dönemin şartlarında ticaret gemileri geldiği şehre girmeden açık denizlerde 40 gün bekletilirdi bu uygulama ticaret için kullanılan gemilerin personelinde hastalık olduğu düşünülünce o uygulanan kırk günlük yasaklama kaldırılıp çalışan işçilerin yedi günlük bir bekletme uygulamasından sonra işlerinin başına dönmelerine izin verilmiştir.
Bu aşamadan sonra hastahanelerde bakılan hastaların dışında şüphe taşıyan kişiler için devamlı kalabilecekler karantina binaları yapılıp hastaların burada bakılıp tedavi yapılmaları süresinde kullanılan bu binalar bu gün bile bizlerin ziyaret edip gördüğümüz binalardır.
Biz burada doğup büyüdüğümüz için karantina adası ve bu adanın içindeki karantina binalarını hep görmüş ve ziyaretlerini yapmışızdır. Bu bilgileri yaşayıp gördüğümüz karantina Adası ve içinde gününde şifa dağıtan binaların özelliğini bildiğim kadar sizler anlatmış oldum.
Bu yazımı da burada son verip sizlerle paylaştığım için bütün dünya insanlarına sağlıklı günler diliyorum, sağlıkla kalın can dostlarım !!