Nihayet, Urla ve insanlık bir utançtan kurtuldu. Utanç, kayyuma sebep olanlara, kabullenenlere ve hiçbir mantık, yasa ve etik değere sığmayan uygulama ile hazıra konan zihniyete aittir. Her şeye karşın daha güzel günleri daha net görmeye başladık. Yeni başkana ve meclis üyelerine başarılar diliyorum. İyi dileklere çok ihtiyaçları olacak. Urla’nın geleneksel sorunları artarak devam ediyor. Dahası, kapalı yönetim mutlaka kötü sürprizler bırakmıştır, huylarıdır.

Dakika bir gol bir. Bir-iki önerim olacak.

Urla, gözde, göz önünde ve çokça ziyaret edilen bir yer oldu. Bu ilgi sorunları ve görevleri de beraberinde getirmekte. Biriken sorunların yanında yeni sorunlar için de önlemlerini almak zorunda. Önce basit görünen ama önemli saydığım bir iki konuya değineceğim. Düşündüklerim gerçekleşirse anlayışın değiştiğinin de görüntüsü olacaktır.

Urla’da yaşayanlar ve merak edenlerden bir ricam var: Bülent Baratalı Caddesi’ni Jandarma Kavşağından başlayarak Belediye binası önüne kadar bir yürüyün. En cangıl ormanda yürümekten daha çok yorulursunuz. Meydandan Mermer Çeşme’ye kadar kısacık yolu geçmeniz en tehlikeli yolculuklardan biridir. Meydandaki otobüs durağının, Emniyet Müdürlüğü’nün karşı kaldırımlarından yürüyemezsiniz. Örnekler çoğaltılabilir.

Kaldırımlar iner, çıkar yan döner. Karşınıza adımlayamayacağınız kadar yüksek engel veya uçurum çıkabilir. Bunlardan iyi- kötü geçebiliriz. Ya kaldırım tümüyle işgal edilmişse. İşgalin de biçimleri var. Sanki esnaf sabah gelince bütün malını kaldırıma yığar. Vitrin kaldırımdır. İnsanlar geçecek yol bulamayınca durup görecek ve sanki ”ha! Ben bundan alacaktım” deyip alacak. Yola mal yığma hastalığı pazarcılarda ve seyyarlarda da var. Nasıl bir pazarlama duygusu ve bilgisidir anlayamadım. Yolu kapatırsan insan oradan geçmez ki rahat yeri tercih eder.

Lokantalar (genellikle kebapçıların) ve kahvelerin revaçta yerleri de kaldırımlar, geçitler ve hatta yollardır. O tozun toprağın içinde sağından solundan insanlar sürtünerek geçiyor, açı var toku var, insanlar ağızları elleri salçaya batmış biçimde yol bulmaya çalışanların arasında nasıl yiyebiliyorlar, bu kadar iğrenç ve aymaz bir durum olabilir mi? Ama bazıları bu iğrençliği ortadan kaldırmışlar(!), zaten geçemezsiniz kaldırımı temelli kapatmışlar.

Caddede iki sıra araç park etmiştir. Yolun en ortasında gözlerini dört açarak cambazlık yapmak zorundadır. Ya salçaların arasından, ya da caddenin ortasından. İştahları kabartmak (veya kapatmak) amacıyla özellikle çevreye yaydıkları yanmış yağ kokusu işin esansı.

Daha başka konular da var ama başka sefere. Örnekler; Ayrımsız şehrin her tarafında bolca bulabileceğimiz çevrenin tozu-toprağı, kağıdı naylonu, pet şişesi, meyve artıkları çevrede dolaşmaktadırlar. Her yerde her türlü gürültüyü bulabilirsiniz. Ama yorulunca oturup dinlenebilecek, kafamızı dinleyecek şöyle sakin, temiz, yeşil bir park ve bank da sınırlıdır. Araba ve park yeri hakkında daha önce yazdım, kimse görmek, konuşmak istemiyor.

Gördüğüm yanlışları, hataları, eksikleri söylemek bir vatandaş olarak görevim, bu yönetime oy vermiş biri olarak iki kere görevim. Genelde bizde bir eleştiri yapıldı mı haklı bile olsanız kızarlar. Sen hani bizdendin, beraberdik diye. Birlikte olmak demek yanlışları, eksikleri söylemektir. Dost acı söyler, yanlışları görür, uyarır.