Bu kapsamda Ege-Koop Danışma Kurulu, yerel seçimlere kısa bir süre kala, adayların dikkatini çekti, kadrolarını da halka tanıtmasını istedi. Seçmenin aday dışındaki ekibini tanımak, bilmek istediğini, ayrıca finansal modelinin de anlatması gerektiğinin yer verildiği açıklamada, ‘’vaatlerin dışında ekip ve finansal problemin çözümüyle ilgili bilgilerin anlatılması lazım. ‘’denildi.

Adaylara çağrıda şu görüşlere yer verildi:

 

Gelecek beş yılda kentlerimizi, ilçelerimizi ve beldelerimizi yönetmek için oylarımıza talip olan adaylarımızın, seçime on gün kala vaat yarışını hızlandırdıkları gözlemlenmektedir.

 

Bugün Türk ekonomisi derin bir ekonomik krizin içerisinde bulunmakta, yaklaşan Ramazan Bayramı için emeklilerimize verilecek ikramiyenin bütçe dengelerine olan etkisi dahi sorgulama konusu olmaktadır.

 

Hâl böyle iken, birer “kamu kurumu” niteliğinde olan yerel yönetimlerimizin bütçelerinden yatırımlara ayıracakları pay küçülmekte, cari harcamaların toplam bütçelere oranı (bazı Büyükşehir Belediyelerine göre farklılık göstermekle birlikte) yüzde 50 seviyesinin üzerine çıkmaktadır.

 

Parti farkı gözetmeksizin göreve gelecek Belediye Başkanlarımız, 1 Nisan’dan itibaren böyle bir manzara ile karşılaşacak; seçim öncesinde vatandaşa söyledikleri, medya ve sosyal medya aracılığı ile vaat ettikleri projelerinin büyük çoğunluğunu yerine getiremeyeceklerdir.

 

Bu durumda Ege Koop Danışma Kurulu olarak, oy verecek yurttaşlarımız adına aşağıdaki soruları sormayı kendimize hak ve sorumluluk olarak görmekteyiz:

 

  1. Özellikle milyarlarca TL büyüklüğündeki ve maliyeti büyük ölçüde uluslararası finans kuruluşları tarafından karşılanacak projelerinizin finansman modelleri hazır mıdır?

 

  1. Merkezi hükümetin sorumluluk sahasına giren makro projelerde, Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin finansal sorumluluğu var mıdır? Şayet bu sorumluluk yoksa, merkezi yönetimler tarafından yapılması gereken projeler/işler neden yerel yönetim ölçeğinde vaat konusu olmaktadır? 

 

  1. Özellikle 2011 yılından bugüne her seçimde AK Parti Hükümetlerinin vaatleri arasında ilk sırada yer alan, Balçova ile Çiğli arasında yapılması planlanan “İzmir Körfez Geçişi” projesini hangi kurum ve hangi finansman modeli ile inşa edecektir? Bütçe açığı ve derinleşen ekonomik krizin etkileri dikkate alındığında bu projenin “Kamu Özel İşbirliği” modeli ile inşa edileceğini varsaymamız gerekir.

Bu durumda;

  • Projenin İzmir’in giderek kronikleşen kent içi trafik sıkışıklığına “doğrudan” etkisi ne olacaktır?
  • KÖİ modeli ile yapılması planlanan bu yatırım “BUGÜN İNŞA EDİLMİŞ OLSA”, bir binek aracın iki yaka arasında geçişinin vatandaşa maliyeti ne olacaktır?
  • Gün içerisinde İzmir’de kaç adet aracın Çiğli’den Balçova istikametine seyahat ettiğine yönelik bir veri var mıdır?
  • İzmir Körfezindeki fay haritasının tam içinden geçecek böylesine bir projenin billboard’larda yer alan temsili görselinin dışında detay mühendislik çalışması var mıdır?
  • Projenin tüp tünel olarak yapılmaması halinde İzmir’in en önemli ekonomik değeri olan Alsancak Limanı’na ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından körfezin temizliği kapsamında yapılması planlanan sirkülasyon kanalına etkisi ne olacaktır?

 

  1. Milyonlarca insanımızın yaşadığı kentlerin, yüz binlerce insanımızın yaşadığı ilçelerimizin tek bir kişinin yeteneği, becerisi ve aklı ile yönetilemeyeceği aşikârdır. Sizlerle birlikte kentlerimizi yönetecek ekipleriniz/kadrolarınız kimlerden oluşmaktadır? Bu ekiplerin yetkinlikleri ve liyakâtları konusunda yurttaşlarımızın da bilgi sahibi olması gerekir.

 

  1. Kırsaldan kente göçü önleyecek ve kalkınmayı kırsaldan başlatarak üreticiyi destekleyecek tarımsal projeleriniz nelerdir?

 

  1. Kentsel yoksullukla mücadeleyi önleyecek sosyo-ekonomik projeleriniz nelerdir?

 

  1. Birinci derecede deprem kuşağı içerisinde yer alan konut stoğunun %60’ı depreme dayanıksız olan İzmir’de, bu alanda yapılacak kentsel yenileme ve dönüşüm çalışmalarında uygulanabilir ve hak temelli ölçekte nasıl bir finansman modeli izlenecektir?

 

  1. Üniversite ve öğrenci kenti olan İzmir’de, evlatlarımızın birer melanet yuvası olan tarikat ve cemaatlerin kirli ellerine düşmemesi, sağlıklı ve medeni koşullardaki yurtlarda barınmaları için yerel yönetimler olarak somut ve uygulanabilir projeleriniz nelerdir?