Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin DipKarpaz bölgesinin göz alıcı doğası arasında kendilerine özgür bir biçimde yaşam alanı yaratan dünyaya nam salan ‘Kıbrıs Eşekleri’, Zafer Burnu’nun güneyindeki adanın en turistik noktalarından St. Apostolos Andreas Manastırı güzergahı boyunca yoldan gelip geçen araçların önünde durarak haraç kesiyor.

Turistlerin bu yoldan geçtiğini fırsat bilen ve gruplar halinde yolda bekleyip araçların önünü kesen, ardından da kafalarını açık camdan içeri uzatarak yiyecek isteyen bu güzel gözlü sevimli eşekler; havuç, marul, salatalık, elma gibi çeşitli yiyeceklerin ikramıyla rüşvetlerini aldıktan sonra yoldan çekilerek araçların geçmesine izin veriyor.

Belki de dünyadaki tek yabani eşek kolonisi

DipKarpaz’ın en önemli simgelerinden biri ve bölge hayvanları arasında hiç şüphesiz özel bir yere sahip olan Kıbrıs eşeklerinin karınlarını doyurmak için yol kestiklerini bilen turistler de durup, araçlarının camını açarak yanlarında getirdikleri yiyecekleri bir taraftan eşeklere veriyor bir taraftan da bu sıcakkanlı, sevimli ve mahzun hayvanları sevip, fotoğraf çekiyor. Yerli ve yabancı hemen hemen herkesin büyük ilgisini çeken dünyada belki de tek yabani eşek kolonisini oluşturan Kıbrıs’ın hür eşekleri, turistlere değişik bir görüntü, fotoğraf meraklılarına ise eşsiz malzeme oluşturuyor. Kimisi aracın camından kafasını uzatan eşekle selfi çekiyor, kimisi araçtan inip seviyor, kimisi de bazen istediği haracı kesemeyen eşek tarafından çifte atılarak cezalandırılıyor.

Kapalı tutulmak istenmişler ama her defasında kaçmanın bir yolunu bulmuşlar

KKTC'de DipKarpaz denince ilk akla gelen Kıbrıs eşekleri, bölge turizmi açısından da son derece önemli. Bölgede istedikleri gibi özgürce gezinen insanlara alışık ve evcil olan bu yabani eşekler yöredeki tatilcilerin ve turistlerin ilgi odağı. Türkiye'deki eşeklerin aksine kesinlikle çalıştırılmayan dünyaca ünlü Kıbrıs Eşekleri, yaklaşık 130 kilometrekarelik bir alanda yaşıyor. Kuzey Kıbrıslı resmi makamlar yıllar önce eşekleri Karpaz Milli Parkı içinde bariyerlerle çevirdikleri 2000 hektarlık bir alanda kapalı tutmayı denemiş, ancak başarılı olamamış, zira hayvanlar her defasında bu alandan dışarı çıkmanın bir yolunu bulmuş. Eşekler için bir cennet haline gelen Karpaz Yarımadası’nda özgürce yaşayan ‘Kıbrıs Eşekleri’nin hüzünlü bir hikayesi var; 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlamasıyla birlikte evlerini anılarıyla birlikte geride bırakmak zorunda kalarak önemli bölümü güneye göç eden bölge sakini Karpazlı Rumlar, hayvanlarını da günün şartlarında burada terk etmek durumunda kalmış. Bir zamanlar sahipleri tarafından sevilip kollanan, beslenen, bir dam içinde uyuyan ve çeşitli işlerde kullanılan (yük taşıma, tarla sürme gibi) eşeklerin torunları olan bu mahzun ve sevimli eşekler günümüzde ise yabani koşullarda özgürce yaşıyor. Bu durumdan turistler mutlu olurken, özgür eşekler diyarı DipKarpaz’ın çevre köylerinde yaşayan halk ise muzdarip, çünkü özgürce istedikleri yerde dolaşan eşekler tarlalara inip, köylülerin ektikleri ekinleri, sebzeleri, yeşillikleri, ağaçlardaki meyveleri yiyince ürünlere, verilen emeklere ve ürünlerden gelecek hasılata zarar veriyorlar.

 

Eşekler için Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler birlikte örgütlenmiş

İlk kez MÖ 3000 civarında Mezopotamya ve Mısır’da evcilleştirilerek dünyaya yayılan eşeklerden iki tür Kıbrıs Adası’na da nasip olmuş. DipKarpaz’ın yiyecek istemek için araçların yollarını kestiklerinden dolayı haraç ve rüşvet mafyası haline gelen sevimli ‘Kıbrıs Eşekleri’nin soluk renkli bir göbeği olan büyük ve koyu renkli Avrupa kökenli eşeği ile toplam eşek nüfusunun yaklaşık yüzde 20'sini oluşturan daha küçük ve gri renkli Afrika kökenli eşeği olmak üzere iki farklı türü bulunuyor. 2002'de Afrika kökenli türün sayısının 2 bin 200 ila 2 bin 700 arasında olduğu tahmin edilirken bu sayı 2009’a gelindiğinde DipKarpaz bölge nüfusunun iki katına çıkmış. 2008'de bir grup Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk 10 eşeğin vurularak öldürüldüğünü gördükten sonra eşekleri yok olmaktan kurtarmak için örgütlenmiş.

 

Çanakkale, Kıbrıs’tan “Damızlık Kıbrıs Eşeği” satın almış

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın “Gerçek Kıbrıslılar” olarak nitelendirdiği bu güzel gözlü hayvanlar, bir dönem Anadolu’ya da ihraç edilmiş. 1938 yılında tüm Türkiye’de toplam eşek sayısı 1 milyon 490 binmiş. Eşek sayısı Türkiye’de artarken, Çanakkale’de azalıyormuş. Buna karşılık şehrin nüfusu gelen göçmenlerle birlikte çoğalmış. İşlenecek tarım arazileri artınca elde edilen sebze ve meyvelerin miktarı da çoğalmış. Bunların pazarlara götürülmesi o sırada büyük ölçüde eşek ve katırlarla mümkün olunca hem katır ve eşek sayısını çoğaltmak, hem mevcut eşek cinslerini ıslah etmek, hem de sağlıklı hayvanlara sahip olmak için Çanakkale Valiliği ve Veteriner Başmüdürlüğü Hükümetten “Damızlık Kıbrıs Eşeği” talebinde bulunmuş. 1939 yılı başında Çanakkale şehri için Kıbrıs’tan beş tane damızlık “Aygır Eşek” satın alınmış. Ve bu damızlık aygır eşekler önce Mersin’e getirilmiş. Sonra da deniz yoluyla eşekler görevliler ile birlikte Alanya, Antalya, Finike, Fethiye, Rodos, Bodrum, Güllük, İzmir, Ayvalık iskelelerine uğrayarak Çanakkale’ye götürülmüş ve Veteriner Müdürlüğü’nün demirbaşına kaydedilmiş. Eşekleri bir dönem İsrailliler de satın almak istemiş, ancak onay çıkmamış bu satışa. İranlı zenginler de vakti zamanında Kıbrıs’tan çok eşek satın alırlarmış. Hatta günümüzde aralarında şöyle bir espri dönmekteymiş; "Biz eskiden Kıbrıs’tan eşek satın alırdık, şimdi de bizim eşekleri Kıbrıs’a okumaya gönderiyoruz." Günümüzde KKTC’de 144 ülkeden öğrenci arasında İranlı öğrenciler de bulunuyor. İranlılar ayrıca adanın kuzey kısmına yaşamak ve çalışmak için geliyorlar.

 

Şair Eşref: “Aman paşam, üzülmeyin, siz geldiniz ya”

1878’de Kıbrıs’ın İngiliz Sömürgesi olduğu dönemlerde eşeklerin evcilleştirilip, tepelik alanlarda gezdirilerek geçtikleri yerlere yol yapıldığı yönünde duyumlar olduğunu söyleyen birçok Kıbrıslı Türk, bu sevimli eşeklerle ilgili bir anekdot da anlatır.

Türk edebiyatının hiciv ustası Şair Eşref, Manisa’da Gördes Kaymakamlığı görevi sırasında gördüğü yolsuzlukları şiirleriyle hicvetmesi ve gizli bir cemiyet kurduğu yolunda yapılan suçlamalardan dolayı bir yıl hapse mahkum edildiğinde cezasının ardından İzmir’de gözetimde tutulmuş. Tekrar bir jurnalle hapse düşme kaygısından ötürü 1903'te Mısır’a kaçmış. Bir süre Fransa, İsviçre ve Kıbrıs’ta yaşamış. II. Meşrutiyet ilan edildikten sonra yurda dönmüş. Bir gün yakın dostu dönemin İzmir Valisi Kıbrıslı Sadrazam Kamil Paşa ile bir sohbetlerinde Vali, “Kıbrıs’a gidiyorum, bir isteğin varsa getireyim oradan” diye sormuş. Şair Eşref de sevinerek, "Paşam görüyorsunuz artık yaşlandım, yokuşlardan inip çıkamıyorum, bilirsiniz Kıbrıs’ın eşekleri dayanıklıdır. Bana Karpaz’dan bir eşek getirirseniz, duacınızım" der. Paşa da “Hay hay!” diyerek ertesi gün yola çıkar. Bir zaman sonra Kıbrıs’tan dönen Kamil Paşa’yı Galata Limanı’nda karşılayanlar arasında Eşref de varmış. Paşa’nın sipariş ettiği eşeği getirdiğini ummuş. Ancak Paşa eşeği getirmeyi unutmuş. Şaire gözü ilişince, “Aman Eşref affedersin istediğini getirmeyi unutmuşum, seni görünce eşek aklıma geldi!” demiş. Eşref de, "Aman paşam, üzülmeyin, siz geldiniz ya, sağ olun" demiş. Hiciv ustası Şair Eşref yine yapmış yapacağını. Ancak Kamil Paşa bu hicvi hoşgörüyle karşılamış.

 

Savaşçı ruhlular

Kıbrıs eşeği deyip geçmemek lazım. Bu eşeklerin hikayeleri hem hüzün hem de gülümseten hiciv kokuyor. Kıbrıslı Rum sahipleri tarafından terk edilmek zorunda kalan eşeklerin çocukları ve torunları olan DipKarpaz’ın güzel gözlü sevimli eşekleri bir zamanlar damızlık olarak Türkiye’ye de ithal edilirken, bu eşekleri bir dönem İran da satın almış. İsrail ise satın alma isteğinde veto yemiş. Özgür ruhlu eşeklerin zaman içinde sayıları günden güne artınca, yiyecek bulmakta zorlandıklarından köylülerin tarlalarına diktiklerini yemeye başlamışlar. Köylüler tarafından ürünlerine zarar verdikleri için istenmeyen eşekler olmuşlar. Resmi makamlar tarafından barikatlarla kapatılmışlar ancak bu barikatlardan bir şekilde kurtulmayı başarmışlar savaşçı ruhlarıyla. Milli Park civarında özgürce dolaşan eşekler arabayla oradan geçen turistler tarafından besleniyor ve seviliyor. Ancak daha önceki yıllarda alanda çok daha fazla görülen ve arabaların önünü kesen bu eşekler, günümüzde daha az sayıda görülüyor.

 

Dipkarpaz eşeklerinin yaşam alanı olan bu bölge aynı zamanda ‘Milli Park’ ilan edilmiş ve tüm bölge koruma altında. Güzel gözlü Kıbrıs eşekleri de bu alanda yaşam mücadelesi veriyor. Tıpkı bu faunanın üyeleri olan 26 farklı sürüngen; zehirsiz karayılan ile öldürücü zehre sahip engerek yılanları, geniş bir aralıkta çeşitlilik gösteren kertenkeleler, tavşanlar, yedisi endemik olan 350 kuş çeşidi, kirpiler ve tilkiler gibi.

 

Ayrıca dünyanın en güzel kumsallarından biri olan 12 km uzunluğundaki Altın Kumsal da Milli Park içinde bulunuyor ve buradaki kum plajı Caretta kaplumbağalarının yumurtlama alanı. Kuzey Kıbrıs’ın bilinen, 1410 flora türü ve alt türlerin dörtte üçü Karpaz yarımadasında, yarısı da Karpaz Milli Parkı’nda bulunuyor.

 

Fulya OMAÇ / Dipkarpaz – KKTC