Mücadelesi, ilkeleri, devrimleri, hedefleri, söyledikleri ve hayata geçirdikleriyle sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en büyük liderlerinden biri olarak gösterilen ulusal bağımsızlığımızın mimarı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bugün aramızdan ayrılışının 86.’ncı yıldönümü.
Bir 10 Kasım’da daha Atamızın bizlere ve ülkemize kazandırdıklarının gururunu, ancak acı kaybının burukluğu ve hüznünü yaşarken O’na olan inancımızı tazeliyor, devrimlerine olan bağlılığımızı bir kez daha yineliyor, büyük bir minnet, şükran, saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.
MİLYONLARCA YERLİ VE YABANCI ZİYARETÇİ
Milyonlarca insan her 10 Kasım’da olduğu gibi bu yıl da 57 yıllık ömrüne 11 savaş, 24 madalya, 7 nişan, 13 kitap, 1 ülke ve milyonlarca özgür insan sığdıran çok sevdiklerini ‘Ataları’nı Ankara’daki anıtmezarının yer aldığı Anıtkabir’deki mozolesinde ziyaret ederek, büyük bir özlem, sevgi saygı ve minnetle anıp, Atatürk'e olan bağlılıklarını bir kez daha gösterdi. Anıtkabir, 10 Kasım 1938'de Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yuman Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara Etnografya Müzesi’ndeki geçici kabrine yerleştirilen naaşının, 10 Kasım 1953 tarihinden bu yana son ıstırahatgahı. 71 yıldır aralarında önemli devlet büyükleri ile ünlü isimlerin de yer aldığı yerli ve yabancı milyonlarca insan adını dünyaya altın harflerle yazdıran Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü kabri başında anmak için Anıtkabir’i ziyaret ediyor.
GEÇEN YIL 10 KASIM’DA 5 MİLYONUN ÜZERİNDE KİŞİ ATASI’NI ZİYARET ETTİ
Geçtiğimiz yıl 10 Kasım’da, 5 milyon 769 bin kişi ellerinde Türk bayrakları ve çiçeklerle, kalplerindeyse sonsuz Atatürk sevgisiyle dünya tarihine yön veren ‘Büyük Önder’in mozolesini ziyaret ederek, dua etmiş, minnet, özlem ve sevgiyle anmış, saygı duruşunda bulunmuştu. Geçen yıl ayrıca Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yıldönümü dolayısıyla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda da, her yaştan ve her kesimden, yurt içi ve yurt dışından 1 milyon 182 bin 425 kişi büyük bir sevgi seliyle bu özel mekânı ziyaret etmiş, rekor kırılmıştı. Anıtkabir, bu yılki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda ise yine yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayarak, Türkiye’nin dört bir yanından gelen 745 bin 920 ziyaretçiyi ağırladı.
HER TÜRK VATANDAŞININ MUTLAKA ZİYARET ETMEK İSTEDİĞİ YER
Türk milletinin kalbinde; işgal altındaki ülkesini zor şartlar altında dâhice fikirleriyle ve uyguladığı stratejilerle yok olmaktan kurtarıp, yepyeni bir devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurarak ulusuna armağan eden Atası’nın, apayrı ve çok özel bir yeri olduğundan O’nun naaşının yer aldığı anıt mezarı da aynı özel öneme sahip. İlkelerini benimseyen, idrak eden ve ışığıyla ilerleyen her Türk vatandaşının derin bir sevgi duyduğu Atası’na minnet ve saygısını ifade etmek için ömrü boyunca en az bir kez ziyaret etmek istediği Anıtkabir, yalnızca aurası yüksek bir anıt değil aynı zamanda zengin bir tarih ve kültürel miras alanı.
EĞER VATAN SAVUNMASI İÇİN ŞART DEĞİLSE HER SAVAŞ BİR CİNAYETTİR
Türk ulusunun milli kimliği ile bağımsızlık mücadelesini simgeleyen Anıtkabir’i ziyaret edenler, yedi farklı işgalci devletten İstanbul’u, batı, güney, kuzey ve doğudaki bölgeleri geri alan Atalarının huzurunda olmaktan büyük bir heyecan duyarken aynı zamanda büyük bir duygu seli yaşarlar.
Yabancı turistler ise dünya tarihine damga vurmuş Atatürk’ün ülkesi için verdiği mücadele ile gerçekleştirdiği devrimlerinden etkilenirken, kişiliğine ve vizyonuna hayranlık, liderliği, dehası, başarıları ve büyük devlet adamlığına da saygı duyarak Anıtkabir’den ayrılırlar. Anıt kompleksi gezen ziyaretçiler dünya tarihinde, bir asker olduğu halde mümkün olduğu kadar savaşın dışında kalmak isteyen ve "Mutlaka şu ve bu sebepler için, milleti savaşa sürüklemek taraftan değilim. Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım, öldüreceğiz diyenlere karşı, ölmeyeceğiz diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir.” diyebilen ve her zaman barış yanlısı tek komutan olan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinin ve vizyonunun izlerini sürerken, Milli Mücadele dönemine, Cumhuriyet'in doğuşuna ve gelişimine tanıklık ederler.
750 BİN METREKARELİK ALANA KURULU
Rehber Aygül Güntaş, Atatürk’ün 86. ölüm yıldönümü dolayısıyla ebedi ıstarahatgahı Anıtkabir’i, Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Komutanı olarak görev yapan yazar Albay Kasım Mehmet Teke ile tarih uzmanı Bora Öncü tarafından kaleme alınan “Anıtkabir - Bir Veda Bir Başlangıç” kitabı başta olmak üzere birçok tarihi kaynaktan edindiği bilgileri harmanlayarak okurlarımız için bu özel mekânı tüm anlatmak istedikleri ve bütün birimleriyle anlattı.
Atatürk inkılaplarını gelecek nesillere taşımak amacıyla tasarlanan Anıtkabir’in, 120 bin metrekaresinin ‘Anıt Blok’tan, 630 metrekaresinin de ‘Barış Parkı’ndan oluşan 750 bin metrekarelik alana kurulduğunu belirten Güntaş, “Ulu Önder Atatürk'ün anısına yapılan ve naaşını barındıran ulusal anıt ile müze kompleksi olan Anıtkabir’in, ‘Anıt Blok’ kompleksinin mimari yapıları ‘Aslanlı Yol’, ‘Kuleler’, Tören Meydanı’ ve ‘Mozole’ olarak dört ana bölümden oluşuyor. Yapımı 9 yılda tamamlanan Anıtkabir’in her köşesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini, Atatürk’ün vizyonunu yansıtıyor. Rölyefler, heykeller, yazıtlar ve müze kısmındaki detayların hepsi Atatürk'ün Milli Mücadele dönemindeki rolü ve gerçekleştirdiği devrimleriyle ilgili hayatı düşünülerek tasarlanmış” diye konuştu.
PEK ÇOK ÖZEL ANLAMLARLA YÜKLÜ
Rasattepe’de eski bir Frig yerleşkesi üzerine kurulan Anıtkabir’in, heykellerinden süslemelerine, kulelerinden rölyeflerine, sergilenenlerinden kompozisyonlarına ve mimarisine dek pek çok özel anlamlarla yüklü olduğunu vurgulayan Güntaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Mozole yani Anıt Mezar, yapıya anıtsal bir görünüm kazandıran sütunlarla çevrili. Binaya çıkılan merdivenlerin sağında Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası sayılan Sakarya Meydan Muharebesi konulu, solunda ise Mustafa Kemal Paşa tarafından şahsen yönetilen Başkomutanlık Meydan Muharebesi konulu birer rölyef, ortasında da Hitabet Kürsüsü yer alıyor.”
ALTIN YALDIZLARLA YAZILI
“Mozolenin cephesinde ise altın yaldızlarla yazılmış Atatürk’ün “Türk Gençliğine Hitabesi” ve Cumhuriyetin kuruluşunun 10. yıldönümünde söylemiş olduğu “Nutuk” yer alıyor. Zemini ve duvarları renkli mermerlerle kaplı 17 metre yüksekliğindeki Şeref Holü’nün 27 kirişten oluşan tavanı 16. ve 17. yüzyılların bereket, ok, koçbaşı gibi figürlerin olduğu halı ve kilim desenlerinden oluşan mozaiklerle süslü. Yan duvarlarında altışardan 12 adet bronz meşale bulunuyor.”
ZİYARETÇİLER ATALARIYLA SEMBOLİK LAHİTTE BULUŞABİLİYOR
Rehber Aygül Güntaş Mozolenin içerisindeki ‘Şeref Holü’nde girişin tam karşısındaki büyük pencerenin yer aldığı nişin içinde Atatürk'ün Osmaniye'den getirilen 40 tonluk vişne renkli beyaz damarlı yekpare mermerden oluşan sembolik lahdinin bulunduğunu belirterek, “Şeref Holü’ndeki bu bölüm Anıtkabir’de duygu selinin en yoğun yaşandığı alan. Çünkü Ulu Önder Atatürk'ün Mozole’nin zemin katında doğrudan doğruya toprağa kazılmış bir mezarda bulunan ‘Aziz Naaşı’nın yer aldığı Mezar Odası ziyarete kapalı olduğundan ziyaretçiler gönüllerinde taht kuran Atalarıyla buradaki ‘Sembolik Lahit’te buluşabiliyor, sevgi ve özlemlerini burada ifade ediyor, saygı ve minnetlerini burada sunup, dualarını da burada ediyorlar. Büyük Önder Atatürk, 1917 yılında arkadaşına yazdığı mektupta "Ancak öldükten sonra dinlenebileceğim galiba” demiş. Bu nedenle Anıtkabir projesinde ziyaretgâh olarak mozole planlanmış. Cumhuriyetimiz’in kurucusu Atatürk'ün mezarında rahat uyuması için Mezar Odası ziyarete kapalı. Ama Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi gezilirken Mezar Odası’nın önüne gelindiğinde canlı yayın kamerasından bu özel Oda görebiliyor.”
DOĞDUĞU EV’DEN, KORE’DEKİ TÜRK ŞEHİTLİĞİ’NE DEK
“Türk milletinin kalbine gömdüğü Atası, sembolik lahtin altında Selçuklu-Osmanlı kümbet mimarisine göre yapılmış sekizgen şeklindeki Mezar Odası’ndaki kırmızı mermer sandukanın altında o dönemin bütün vilayetleri, Selanik’teki evi, Kore’deki Türk şehitliği, KKTC ve Suriye’deki Türk toprağı sayılan Süleyman Şah’ın mezarından getirilen toprakların harmanlandığı mezarda yatıyor. Kıble yönündeki Sanduka’nın etrafındaki pirinç vazolarda da, Türkiye'nin 81 ilinden, KKTC ve Azerbaycan'dan getirilen topraklar bulunuyor. Büyük Atatürk böylelikle son istirahatgahında gerçek anlamda vatan toprağıyla sarmalanmış şekilde yatıyor.” diye konuştu.
ANITKABİR’İN SİLUETİNE AYRI BİR DEĞER KATAN KULELER
Anıttepe ve Tandoğan’dan iki girişi bulunan Anıtkabir'de, Milli değerleri temsil eden isimler verilen ve Selçuklu çadır mimarisinin özelliklerini yansıtan bir mimariyle yapılan 10 kulenin yer aldığını ifade eden Güntaş, kulelerle ilgili şu yorumlarda bulundu:
“Simetri gözetilerek yerleştirilen İstiklal Kulesi, Hürriyet Kulesi, Mehmetçik Kulesi, Zafer Kulesi, Cumhuriyet Kulesi, Barış Kulesi, 23 Nisan Kulesi, Misak-ı Milli Kulesi, İnkılap Kulesi ve Müdafaa-i Hukuk Kulesi isimleri verilen kuleler, Anıtkabir’in siluetine ayrı bir değer katıyor. Ulusumuzun ve devletimizin oluşumunda büyük tesirleri olan yüce kavramları temsil eden isimlerle adlandırılan kulelerin iç duvarlarında, o kulenin ismiyle ilgili bir kompozisyon, rölyef ve Atatürk'ün özlü sözlerine yer verilen yazı bordürleri bulunuyor. İçlerinde de adını aldıkları kuleyle özdeşleşen objeler sergileniyor.”
ATATÜRK VE KURTULUŞ SAVAŞI MÜZESİ
262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol'dan başlayan Anıtkabir'de Atatürk'ün naaşının yer aldığı Mozole, anıtsal heykeller, aslanlı yol, tören meydanı, kuleler ve müze galerileri başta olmak üzere ziyaret edilmesi gereken birçok nokta bulunduğuna dikkat çeken Güntaş, “Misak-ı Milli, İnkılap, Cumhuriyet ve Müdafa-i Hukuk Kuleleri’nde yer alan ve 5 bin 200 metrekarelik sergi alanına sahip ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’ de bunlardan biri. Farklı sergileme teknikleri kullanılan Müze, Atatürk’ün çocukluk yıllarından başlayarak askerlik kariyerini, Kurtuluş Savaşı dönemini, Cumhuriyet'in ilanı ve sonrasındaki devrimler dönemine kadar olan hayatıyla başarılarını detaylı ve çarpıcı şekilde sunar. Atatürk'ün özel hayatını yansıtan pek çok nadide parçaya ev sahipliği yapan Müze, Büyük Önder’in liderliğinde gerçekleşen önemli olayları ve kararları anlatan belgeler ve fotoğraflarla zenginleştirilmiş sergi alanına sahip.” dedi.
BASTON ŞEKLİNDEKİ ÖZEL SİLAHI, MADALYALARI, KULLANDIĞI EŞYALARI, KIYAFETLERİ
Dört ana bölümden oluşan Müze’nin ilk bölümünde Atatürk'ün kullandığı eşyalar ile yabancı devlet adamlarınca hediye edilen eşyaların teşhir edildiğini vurgulayan Güntaş, müzenin tüm bölümleri ve bu alanlarda sergilenen objelerle ilgili şu bilgileri verdi:
“Sovyet Mareşali Voroshilov ve İran Şahı Pehlevi’nin hediye ettiği değerli taşlarla süslü kılıçlarından, hem baston hem de tüfek olarak kullanılabilen baston şeklindeki özel silahına, not defterlerinden madalya, nişan ve ödüllerine, kıyafetlerinden kullandığı araçlara, her biri ayrı ayrı savaş cephelerinde asker, top, tüfek maketleriyle, ses ve ışıklandırmalarla canlandırılarak kurtuluşa ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda yaşanan güçlüklerin ziyaretçilere yaşatılmaya çalışıldığı Çanakkale Savaşı, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ni konu alan üç büyük panoramalarından Büyük Önderimiz Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı’na katılan komutanlardan bazılarının portreleri ile Kurtuluş Savaşı’nın çeşitli anlarının resmedildiği büyük boyutlu yağlı boya tablolara, Türk yurdunun paylaşılması, ulusun uyanışı, Kurtuluş Savaşı evreleri ve zaferden sonra modern Türkiye’nin doğuşunu hazırlayan inkılaplara yer verilen galerilerden, Eskişehir Belediye eski Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından yapılan Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki çalışma masasında oturur şekilde yer aldığı orijinal boyutlardaki bal mumu heykeline, okuduğu kitaplardan, yazdığı kitaplara dek Atatürk’, devrimlerine ve Milli Mücadele dönemine dek birçok eser sergileniyor.”
NAAŞI TAŞIYAN TOP ARABASI HÜZÜNLENDİRİYOR
Anıt Kompleks’in “Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi” dışındaki diğer kulelerinden de bahseden Rehber Güntaş kuleler hakkında şu bilgileri verdi:
“Anıtkabir’in girişi sayılan Aslanlı Yol’un hemen başındaki ‘Hürriyet ve İstiklâl Kuleleri ziyaretçileri karşılayan ilk iki kule. Bu kulelerin önlerinde Cumhuriyet’in getirdiği en önemli yeniliklerden biri olan ‘Eşitlik’i sembolize eden eşit ebatlardaki üçerli kadın ve erkek heykel grupları konumlanıyor. İstiklal Kulesi’nin içerisinde Atatürk'ün naaşını 19 Kasım 1938'de İstanbul Dolmabahçe Sarayı'ndan alarak Sarayburnu'nda donanmaya teslim eden top arabası sergileniyor. Hürriyet Kulesi’nin içerisinde Atatürk’ün Çubuk Barajı Gölü’nde gezinti için kullandığı ‘Sarı Zeybek’ teknesi sergileniyor. Aslanlı Yol’un bitiminin sağ tarafında yükselen Mehmetçik Kulesi’nin içerisinde 60 kişi kapasiteli ‘Sinevizyon Salonu’ bulunuyor. Atatürk ve Anıtkabir ile ilgili belgesel filmler gösteriliyor.”
ATATÜRK'ÜN KULLANDIĞI ARAÇLARI, İNÖNÜ’NÜN LAHDİ
“Zafer Kulesi ile Barış Kuleleri’nin içinde Atatürk'ün 1935-1938 yılları arasında kullandığı Lincoln marka tören ve makam otomobilleri sergileniyor. 23 Nisan Kulesi’nde ise Atatürk'ün 1936-1938 yılları arasında kullandığı Cadillac marka özel otomobili sergileniyor. Barış ve Zafer Kuleleri arasında yanları açık sütunların oluşturduğu galerinin ortasında Türk Milli Mücadelesi’nin Batı Cephesi Komutanı ve İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün sembolik lahdi, alt katta da Mezar Odası bulunuyor”
ASLANLI YOL
“Anıtkabir’in girişi sayılan 262 metre uzunluğundaki Aslanlı Yol'un sağ ve sol tarafında 12’şer adetten toplam 24 aslan heykeli yer alıyor. Hitit dönemine ait Maraş Aslanı adı verilen heykelden esinlenilerek yapılan Aslan heykelleri ‘24 Oğuz Boyu’nu, aslanların çift olması ‘Türk milletinin birlik, beraberlik ve bütünlüğünü’, kedi gibi yatar pozisyonda olmaları ise ‘kuvvet, sükûnet ve barışseverliği’ temsil ediyor. Aslanlı Yol’un taşları, Ata’nın huzuruna çıkanların ‘başının öne eğik’ ve saygılı şekilde olması için 5 santimlik çim boşluğu bırakılan asimetrik taşlarla döşeli. Aslanlı Yol boyunca, Atatürk'ün önemli sözleri ve değerli vatanseverlik hikâyeleriyle donatılmış anıtsal taşlar yer alıyor. Aslanlı Yol’un sonundaki 15 bin kişi kapasiteli Tören Meydanı’nda Avrupa'daki tek parça çelik bayrak direklerinin en yükseği olan ve Amerika'da özel olarak yaptırılan 33.53 m. yüksekliğindeki bu direkte Türk bayrağı dalgalanıyor.”
PEYZAJ, YABANCI ÜLKELERDEN VE ANADOLU’NUN ÇEŞİTLİ ŞEHİRLERİNDEN GETİRİLEN FİDANLARLA
Atatürk’ün ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ özdeyişinden ilham alınarak tasarlanan ‘Barış Parkı’ hakkında da bilgiler veren Rehber Aygül Güntaş, “Çeşitli ülkelerden ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen fidan ve tohumlarla yeşillendirilen Barış Parkı, Türkiye’de ve dünyada farklılıkların uyum içinde yaşamını simgeliyor.” diyerek sözlerini noktaladı.
HER AYRINTISINDA ÜLKEMİZ YENİDEN KURULURKEN YAŞANAN ZORLUKLAR VAR
Anıtkabir Atamız'ın mozolesini korurken, ülkemizin yeniden kurulma aşamasında yaşanan zorlukların her ayrıntıda karşımıza çıktığı özenli tasarımıyla da ziyaretçilerini büyülüyor. Vatanın düşman işgalinden kurtuluşuna giden yolda gerek dünya tarihinin gerekse milli tarihimizin kaydettiği en büyük ve en şanlı mücadelelerin sahnelendiği İstiklal Savaşı dönemini anlatan ‘Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nde bu toprakların ne zorluklarla vatan toprağı yapıldığına, 7’den 70’e tüm milletin birlik ve beraberlik içinde mücadeleye katkı sunduğuna şahit oluyor, Atamızın hayatının her anında sadece ülkesini düşündüğünü gözlemliyorsunuz.
BOĞAZINIZ DÜĞÜMLENİYOR, GÖZLERİNİZ NEMLENİYOR
Atamız'ın günlük hayatını bize getiren eşyaları, olmazsa olmazı kitapları, kitaplarını okurken altını çizdiği ve notlar aldığı sayfaları, yazdığı eserleri, kullandığı arabaları, dünyaya gözlerini açtığı ‘Selanik Atatürk Evi, siyasi düşüncelerinin, hürriyet ve bağımsızlık fikirlerinin oluşmasında ve milliyetçilik anlayışında etkili olan okulu Manastır Askeri İdadisi, silah arkadaşlarıyla beraber 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştıran ve Türk Milli Mücadelesi’nin Anadolu üzerinden başlatılmasında çok önemli bir görevi yerine getiren Bandırma Vapuru ile Büyük Önder’in “Bir çocuk oyuncağını bekler gibi bu yatı beklemiştim” dediği ancak hastalığı nedeniyle ancak yedi hafta geçirebildiği Savarona Yatı’nın maketlerini, son yolculuğuna uğurlandığı araçlar; Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yumduktan sonra naaşı Sarayburnu'na kadar taşıyan top arabası Zafer Muhribi’ni, ardından İzmit’e kadar nakleden Yavuz Zırhlısı ve son olarak da naaşı buradan teslim alıp Ankara’ya ulaştıran Atatürk’ün çıktığı yurt gezilerinde sıkça kullandığı Beyaz Tren’in maketlerini görünce, hele ki sesini duyunca boğazınızın düğümlenmesine, gözlerinizin nemlenmesine, içinizde depreşen özleme ve Atatürk’e olan bağlılığınızın daha da artmasına engel alamıyorsunuz.
AKLIMIZDA FİKİRLERİN, KALBİMİZDE SEVGİN
İlke ve devrimlerinin gönüllü ve azimli birer koruyucusu olmaktan büyük bir onur duyarak, ışığınla aydınlattığın yolunda ilerlemeye devam ediyoruz, huzurla uyu ‘Ata’m. Biliyor musun? her yaştan, her kesimden insanlarımız aramızdan ayrılışının üzerinden onlarca yıl bile geçse seni huzurunda yine büyük bir heyecan, sevgi, saygı ve minnetle anmaktan sonsuz gurur duyuyor. Dün olduğu gibi bugün de yarınlarda da gösterdiğin aydınlık yolda, ilke ve inkılaplarının ışığında ilerlemeye devam ediyoruz. Aklımızda fikirlerin, kalbimizde sevgin hiçbir zaman bitmeyecek, her zaman yüreklerimizde yaşayacaksın!
Fulya OMAÇ / ANKARA