Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla AK Parti Meclis Grubu’nun, Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlıkları ile birlikte hayati tehlike oluşturduğu gerekçesiyle, sokak hayvanlarının, özellikle de köpeklerin 30 gün içinde sahiplenilmemesi halinde “uyutularak”, yani enjeksiyonla öldürülmesine ilişkin başlattıkları yasal düzenleme hazırlığı hayvanseverler, muhalefet partileri, STK’lar ve kamuoyu tarafından tepki çekmeye ve tartışma yaratmaya devam ediyor.
İktidar partisi, son dönemde ‘sokak köpeklerinin saldırısından mağdur olan vatandaşlardan gelen talepler’i gerekçe göstererek, sokak köpeklerinin uyutulması seçeneğini de içeren İngiltere, Portekiz ve İtalya’daki düzenlemelere benzer tarzda hazırlayacakları yasa teklifini önümüzdeki günlerde Meclis’e sunup, Meclis tatile girmeden de bu teklifi yasalaştırmayı planlıyor. Türkiye’nin birçok il ve ilçelerindeki hayvan hakları koruma dernekleri baştan olmak üzere hayvan hakları savunucuları, parti farkı gözetmeksizin vicdan sahibi pek çok insan, sanatçılar, iş insanları, akademisyenler ve hayvanseverler sokak köpeklerinin uyutulmasını da içereceği bildirilen hayvan katliamı olan bu yasa teklifine karşı çıkarak, öldürmek yerine yerel yönetimler ve ilgili bakanlıkların işbirliği ile popülasyonu azaltmaya dönük kısırlaştırma yapılmasını ve yasa yoluyla hayvanların katledilerek vebaline girilmemesini istiyor.
TÜRKİYE’DE HAYVAN SEVGİSİ VE KORUMA BİLİNCİ GELİŞMİŞ İNSAN ORANI YÜZDE 20 CİVARINDA
Veteriner Hekimler Derneği Sahipsiz Sokak Hayvanları Raporu’nda yer alan Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre sokaklarda yaşayan köpek sayısı, insan nüfusunun yüzde 10’na karşılık geliyor. Bu sayının yüzde 75’nin ise sahipsiz olduğu düşünülüyor. Bugün dünyada (bazı kaynaklara göre 900 milyon) 600 milyondan fazla köpek bulunduğu tahmin edilirken, bunun büyük çoğunluğuysa sokaklarda yaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre Türkiye’de, 6,5 milyon civarı sahipsiz köpek varlığı tahmin ediliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı'nın yaptığı ve geçtiğimiz yıl Aralık ayında açıklanan ortak çalışmaya göre ise Türkiye'de sokaklarda 2 milyon 800 bin köpek yaşıyor. Türkiye’de tüm yerel yönetimler tarafından kurulmuş toplam 91 bin 955 hayvan kapasiteli 254 adet hayvan bakım evi bulunurken, birçok Belediye’de Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmuyor. Türkiye’de hayvan sevgisi ve koruma bilinci gelişmiş insan oranı ise yaklaşık yüzde 20 civarında.
‘HAYVANLARI UYUTMA YASASI’
Hayvanlara Yaşam Hakkı Topluluğu (HAYAT) Federasyonu Başkanı ve aynı zamanda Çeşme Doğa ve Hayvanları Sevenler ve Koruyanlar Derneği Başkanı Semra Çetinsoy ile Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) İzmir temsilcisi Esin Önder ve Evcil Hayvan Maması Derneği (PETFA) iktidar partisinin başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili hazırlamaya başladığı yeni yasa teklifinin içeriğini değerlendirdi.
HİÇBİR YÖNÜYLE TARTIŞMA KONUSU OLMAYAN BİR YASA TEKLİFİ
HAYAT Federasyonu Başkanı ve aynı zamanda Çeşme Doğa ve Hayvanları Sevenler ve Koruyanlar Derneği Başkanı Semra Çetinsoy yaptığı açıklamada kısa zaman içinde hayata geçirilmesi planlanan yeni yasayla ilgili verdiği özel demeçte şu görüşleri paylaştı:
“Vicdanı olan herkesin yüreğini sızlatan ‘Hayvanları Uyutma Yasası’ teklifi hiçbir yönüyle tartışma konusu olmayan bir yasa teklifi olmakla beraber hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimiz bir çalışma. Çeşme Hayvan Barınağı’nda 700’e yakın köpek var. Bu kanun teklifi yasalaşırsa maalesef hepsi 30 gün içinde sahiplenilmezlerse uyutulacak. Bizler bu canları yaşatabilmek, hayata tutunabilmelerini sağlamak için mücadele ederken, katliam gibi bir yasayla bu canların enjeksiyonla öldürülecek olmalarına ve bu teklifin yasalaşabileceğine inanmak istemiyorum. Biz dernek olarak Cumhurbaşkanlığı’na, CHP, MHP ve İyi Parti’nin milletvekillerinin mail adreslerine yazdık, ayrıca TBMM’ne dilekçe yolladık. Gazetelere, sosyal medyada üyesi olduğumuz tüm gruplara da yazarak herkesi bu katliama ‘dur’ demeye davet ettik.”
OSMANLI’NIN ŞEFKATLE YAKLAŞTIĞINI, DEVLETİMİZ ÖLDÜRMEK İSTİYOR
Bizler hayvanlar için bimarhaneler, kuşlar için sarayların konakların tepesine kuş evleri yapan bir ırkın devamıyız. Osmanlı Devleti’nde sokak ve yük hayvanları ile kuşlara şefkatle yaklaşılır, bu hayvanların beslenmesi ve haklarının korunması için vakıflar açılırdı. Tedavi edilebilmeleri için de hayvan hastaneleri kurulurdu. Sokaklarda yaşayan ve herhangi bir sahibi olmayan bu hayvanlara yine devlet sahip çıkarak mancacılık mesleğini oluşturmuştu. Sokak hayvanlarını beslemekle sorumlu kişiler olan mancacılar, hayır severlerden topladıkları paralarla sokak hayvanlarına yem alır ve onları her gün beslerlerdi. Kasaplar da her gün belirli sayıda kedi ve köpek beslemekle yükümlüydü. Eğer kedi köpek gibi sokak hayvanları yaralanır ya da hastalanırsa Dolma Bahçe’de bulunan hayvanlar için özel hazırlanan hayvan hastanesine götürülüp tedavileri yapılırdı. Nereden nereye geldi devletimizin bu masum canlara bakış açısı ve vicdanı, inanılır gibi değil.”
ÇETİNSOY: MASUMLARIN AHINI ALMAYALIM
“1910 yılında İstanbul'da yaşayan 80 binden fazla sokak köpeğinin toplu bir şekilde İstanbul açıklarında bulunan Sivriada'ya gönderilmesi olayı olan Hayırsızada Sürgünü örneğini de unutmayalım. Köpeklerin adaya sürgün edilmesinden iki yıl sonra Marmara Denizi'nde şiddetli bir deprem meydana gelmiş, İstanbul ve Tekirdağ gibi çevre illerde ciddi zarara neden olmuştu. Aynı yıl başlayan Balkan Savaşları’yla Osmanlı, Balkanlar'daki en büyük toprak kaybını yaşamıştı. Halk ise başlarına gelmiş olan bu iki felaketi adaya sürülen köpeklerin ahı olmasına bağlayarak adayı ‘Hayırsızada’ olarak isimlendirmişti. 2012 yılında adada hayatını kaybeden bu masum canları anmak amacıyla Sivriada'ya anıt dikildi. Yeni anıtlar dikmek istemiyoruz. Hayvanların, bu masum canların ahını almayalım, onlar bizlere Allah’ın emaneti. ‘Bizler Tanrı değiliz’ canlarını biz mi verdik ki biz alabilme kararını verebiliyoruz? Tanrı’yı oynamak demek olan bu yasayla 1ay sonra uyutmak ne bizim geçmişten gelen kültürümüze uyar, ne bizim insanlık anlayışımıza sığar. Hepimiz hayvanı sevmek zorunda değiliz ama zarar da veremeyiz. Unutmayalım ki bu dünya sadece insanlara ait değil, her canlının yaşam hakkı var.”
ÖLDÜRMEK YERİNE KISIRLAŞTIRILMALI Temel çözüm ‘kısırlaştırmadır’ diyoruz
“20 yıl önce çıkan 5199 sayılı yasa incelenip biraz daha geliştirilirse sorunları çözecek hale gelebilir. Sorunun temelli ve kesin çözümü ise kısırlaştırma. Kısırlaştırma ve kayıt altına alma mutlaka gerekli. Öldürmek yerine kısırlaştırılmalı. Bu konuda çalışan pek çok STK var, biz de bunlardan biriyiz. STK’ların çabalarını göz ardı etmek belediyelerin en büyük yanlışı. Bakanlık-Belediye- STK işbirliği çok önemli ve çözüm için olmazsa olmazdır. Biz de Hayat Federasyonu, Çeşme Doğa ve Hayvanları Sevenler ve Koruyanlar Derneği olarak maalesef göz ardı edilenlerdeniz. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın proje karşılığı verdiği destek ile Çeşme’de özellikle iki bölgede tek başımıza özel veterinerin desteği ile kısırlaşmamış hayvan bırakmadık. Belediyemiz (bir önceki dönemdeki) maalesef yoktu, gerekçeleri ise bizim proje kriterlerimiz belediyenin proje kriterlerine uymamaktaymış.”
BAKANLIK VE BELEDİYELERİN HATASINI MASUM CANLAR ÖDEMEMELİ
Biz STK’lar etkin olmamızla beraber tek başımıza kısırlaştırma dahil pek çok konuda yerel desteğe ihtiyacımız var. Belediyeler zamanında bu kısırlaştırmaları kararlı bir şekilde yapsalardı popülasyon bu kadar çok artmazdı. Yerel yönetimler ve ilgili kurumların hatalarının masum canlara yüklenmesi inanılır gibi değil. Yıllardır görevini yapmayan yani barınak kurmayan kısırlaştırma yapmayan hayvan nüfusunu bilemeyen bir belediye ve bakanlıklar ellerini taşın altına sokmadıktan sonra bu işi çözmek mümkün olamaz. Ayrıca kısırlaştırmanın yanında hayvan üretme çiftlikleri iyi denetlenmeli, petshoplarda ve internet üzerinden hayvan satışları da engellenmeli. İlgili bakanlıklar ile belediyeler sorumluklarındaki bu durumlarla ilgili maalesef yıllardır kıllarını kıpırdatmadılar. İl ve İlçe Tarım Müdürlükleri de eskiden kuduz aşısı yapardı, uzun zamandır onu bile yeterince yapmıyorlar.”
DİJİTAL KİMLİKLE ÇİP TAKMAYI DA TAM UYGULAYAMADILAR
“Temmuz 2021’de kedi, köpek gibi evcil hayvanlara çip takılarak dijital kimlik sistemi getiren, ev hayvanlarını terk edenlere yaptırım öngören Hayvanları Koruma Kanunu yürürlüğe girmişti. Birçok kişi yasal olarak yapılması gereken ancak gönderilen malzeme yetersizliğinden kaynaklı hayvanlarına aradan bir yıl geçmesine rağmen çip taktıramamıştı. Sokak hayvanlarının da kısırlaştırılarak popülasyonunun azaltılmasını öngören bu yasa çıktığında o dönemde sokak hayvanlarının uyutulması seçeneği, bizler gibi hayvan hakları derneklerinin, sivil toplumun ve kamuoyunun muhalefetine takılarak uygulamaya alınmamıştı. Şimdi tekrar gündeme alındı. O gün olduğu gibi bu gün de bu hayvan katliamı yasasına karşı çıkıyoruz. Ara ara yaşanan sokak hayvanı saldırılarına hepimiz çok üzüldük, hiçbirimizin istemediği bir durum ancak yaşın yanında kuru da yanmamalı. Aynı insanoğlunda olduğu gibi hayvanlar arasında da karakter çok gelişik. Farklı karakter yapısında birçok hayvan var. Kimisi çok sevecen olurken, kimisi daha agresif olabiliyor. İnsanlarda da kimi insan yardımsever, güzel huyluyken, kimi insan kendisine can veren annesini bile maalesef canice katledebiliyor. Nasıl ki bu canavar ruhlu insanlar hapis ile cezalandırılıyorsa, saldırgan ve agresif yapıdaki başıboş sokak hayvanları da barınaklarda ayrı bölmelere yerleştirilip, sokaktan uzaklaştırılmalı. Ama tek kaygısı bir tas su ve yemek olan diğer masum canların vebaline girilmemeli.
ÖNDER: EŞ ZAMANLI KISIRLAŞTIRMA SEFERBERLİĞİ YAPILSAYDI BU DURUMLAR OLMAZDI
HAYTAP İzmir temsilcisi Esin Önder ise konuyla ilgili şu görüşte bulundu:
“Bu duruma bile bile gelindi. Biz kanun çıktığından beri bugünleri görüp devamlı yetkili kurumlara, belediyelere ve valilere dilekçe yazıp görüşmeler yapıp kısırlaştırmalarının arttırılmasını, üretim çiftliklerinin kapatılmasını, Pet Shoplar’da satış yerine barınaklardan ve sokaklardan hayvan sahiplendirmenin özendirilmesini yazıp durduk. Ama kurumlar bizim görüşlerimizi önemsemediler. 20 senedir eş zamanlı kısırlaştırma seferberliği yapılsaydı bu durumlar olmazdı. Biz İzmir’de tüm vali, kaymakam, belediye başkanlarımızı bilgilendirerek 30 ilçemizden 27’sinde kısırlaştırma merkezi kurdurduk. İzmir’de 25 bin kısırlaştırma yapılırken, Ankara’da 7 bin kısırlaştırma yapılırsa bu sorunu nasıl çözebiliriz? İzmir’de böyle sürüyle gezen köpekler yok çünkü biz bunu başkanlarımızla birlikte önemsedik ve yaptırdık. Çözüm mutlaka kısırlaştırma, vananın kapatılması yani üretimin durdurulması. Barınak ve sokaklardan hayvan sahiplendirmesinin özendirilmesi il ve ilçedeki tüm kurumlardaki ve özel kliniklerdeki veteriner hekimlerin katılımıyla seferberlik ilan edilerek çözülebilir.”
PETFA’DAN YAŞAMI ÖNCELİKLENDİREN BİR ANLAYIŞ İLE HAREKET EDİLMESİ ÇAĞRISI
Evcil Hayvan Maması Derneği (PETFA) ise yaptığı açıklamada sahipsiz hayvanlara yönelik yasa teklifi çalışmaları kapsamında yaşamı önceliklendirmeyen çözüm arayışlarından dolayı derin endişe duyduklarını belirterek, teklifi hazırlayan karar vericilere, konuyu değerlendirirken yaşamı önceliklendiren bir anlayış ile hareket etmeleri çağrısında bulundu. PETFA, Türkiye’nin de imzacı ülkeler arasında yer aldığı Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ilk iki maddesinde yer aldığı üzere; “Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve aynı var olmak hakkına, saygı görme hakkına sahiptir.” maddesini hatırlatarak şu açıklamada bulundu:
PETFA olarak, tüm çözüm önerilerinin bu anlayış ve yaklaşım doğrultusunda olması gerektiği kanaatindeyiz. Bu kapsamda, öncelikli olarak kimliklendirme ve kayıt altına alma işlemlerinin hız kesmeden devam etmesinin ve ülke genelinde yaygın kısırlaştırma programları yürütülmesinin (“Kısırlaştır-Aşıla-Aldığın Yere Geri Bırak”) sahipsiz hayvan popülasyonunun kontrolüne yönelik alınabilecek tedbirler kapsamında önemli ve etkili olduğunu vurgulamak isteriz. Bu öncelikli uygulama planına ek olarak, hayvan terk edilmelerinin önüne geçebilmek için, ciddi önlemler ve somut yaptırımlar getirilmesinin yanı sıra, evcil hayvan sahiplenmenin sorumlu bir biçimde ele alınarak teşvik edilmesinin son derece önemli olduğu görüşündeyiz. Bunun yanı sıra, hayvanların evrensel hakları ile fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarına ilişkin farkındalık yaratarak, duyarlılık ve bilinç oluşmasına katkı sağlayabilecek eğitim faaliyetlerinin hayata geçirilmesinin de gerekli olduğuna inanıyoruz.
HAYVANLAR İNSAN VE TOPLUM HAYATINA POZİTİF ETKİLER SUNAR
Belirtilen yöntemlerin hayata geçirilebilmesi amacıyla, kamu – özel sektör – sivil toplum inisiyatifleri yaratılmasının ve çalışmaların koordineli bir biçimde yürütülmesinin, etkin ve sürdürülebilir bir çözüm için ayrıca gerekli olduğunu savunuyoruz. Sahipsiz kedi ve köpeklere yönelik geliştirilecek çözüm önerilerinde altta yatan bakış açısının, hayvanların insan ve toplum hayatına sunduğu pozitif etkileri ön plana alan bir yaklaşım içerisinde olmasının önemli olduğunu değerlendiriyoruz. Hayvanların da tıpkı insanlar gibi düşünebilme, acı çekme, hissedebilme özellikleri bulunduğunu, bu özellikleri dikkate alınarak haklarına sahip çıkılması gereken canlılar olduklarını unutmayarak; hayvanları seven, yaşam haklarına saygı gösteren, haklarını koruyan, ihtiyaçlarını gözeten bireyler ve hayvan sevgisi aşılanarak yetişen gelecek nesiller ile daha da duyarlı ve hoşgörülü bir toplum yaratmanın mümkün olduğuna inanıyoruz.
1 AY İÇİNDE YA SAHİPLENİLECEKLER YA DA UYUTULACAKLAR
İktidar partisinin hazırlamaya başladığı Yasa teklifine göre öncelikle sahipsiz hayvanlar sahiplendirilmeye çalışılacak. Bu kapsamda belediyelerin barınaklarındaki köpeklerin fotoğrafları çekilerek, internet sitelerinde sahiplendirme ilanı yayınlanacak. 30 gün boyunca sahiplenilmeyen köpekler, iğneyle ilaç verilerek uyutulacak. Uyutulan köpeklerden boşalan barınaklara alınacak yeni hayvanlar için de aynı süreçler işletilecek.
Fulya OMAÇ / İZMİR