2022 yılının ilk ayında alışılagelmiş haller halkımızın gözleri önünde bando mızıka gösterilerine devam ediyor.
Bir ay önce açıklanan yüzde 50 asgari ücret zammı, jet hızıyla yükselen fiyatlarla eridi gitti.
Çaresizlikten kafayı yeme endişesine düşenlerse işi izahı olmayanı mizahta aramaya yöneldi.
Enflasyon araştırma birimi olarak görülmeye başlanan TUİK’e market açtırma isteğinde olanlar, açıklanan enflasyon oranlarını çarşı – pazarda bulamadıklarından yakınıp “TUİK market açsın, bundan sonra oradan yapalım alışverişimizi” demeye başladılar.
Binbir surat misali varyant icat eden koronavirüs değişik taktiklerle avlanmaya devam ederken zamanında “bana bişey olmaz” edasıyla tedbir ve aşılardan uzak duranlar hastane kapılarına çadır kuruyorlar.
Haber bültenleri peşi sıra hayvana, kadına, çocuğa, doğaya şiddet haberleri yayınlarken kimse “bu işin çözümü neydi?” sorusunu aklına getirmiyor.
Gölge oyununa dönüşen siyasette Karagöz ve Hacivat birbiriyle atışırken, hayalbazların emrindeki çırak, yardak, dayrezen ve sandıkkarlar varlıklarını halka borçlu olmadıklarından “padişahım çok yaşa!” nidalarıyla ortalıkta şakşakçılarıyla gezinmeye devam ediyorlar.
Tribün erliğini bir türlü bırakamayan vatandaşlar da kahvede, köşede, çalı dibinde yakınmaya devam ediyorlar.
İyi de,
Pahalılıktan yakınan bir ampulünü söndürmeye, su kaçıran musluğunu tamir etmeye, kısa mesafelere yürümeye, toplu taşıma kullanmaya, uzay aracı çalıştırabilecek elindeki eski telefon ile idare etmeye çalışıyor mu?
Aşıdan nem kapanlar, her ilacın bir zehir olduğunun farkında değil mi? İnternet çağında sosyal medya fenomenliği yarışında bir nefes alıp araştırma yapsalar, sanal gerçekliğin yanı sıra bilimsel gerçekliğin de olduğunun farkına varamazlar mı?
“Seçim olsun, erken olsun” diye yırtınanlar, “yüzünü gözüne bulaştırır” diye karşılıklı yoğurt yemeyecekleri sağmallara “kendisine oy verecek” diye mevki - makam dağıtma sevdasından vazgeçecekler mi?
Yani,
“Ferrari’nin logosunda at var. At arabasının önünde de at var. O zaman bu at arabası da Ferrari” demekle olmaz bu işler.
Güven ister, fikir ister, araştırma ister, sabır ister, emek ister, liyakat ister de her şeyden önce aynaya bakmanı, eksiğini görmeni ister.
Zor geliyorsa bütün bunlar şikâyet etmeden “Şinanay da yavrum șina şinanay” demeni ister.