Sevgili okuyucular,
Epiktetos bakın ne diyor; “Tanrı insanları mutlu olması için yaratmıştır, eğer mutsuz iseler kendi hatalarındadır. Sana ait olanı saklar ve başkalarının olana el uzatmazsan, kimse senin mutluluğunu bozamaz.”
Güzel bir uyarı ve bundan bir ders çıkarana ne mutlu...
Evet, iyisiyle, kötüsüyle bir yıl daha bitirdik ve yeni yıla büyük umutlarla ve mutlu olma arzusuyla girdik. Ancak umutlarımız ne kadar gerçekleşir, mutluluğumuz ne kadar sürer bilemeyiz. Gene de umutlarımızı yitirmeyelim.
Bakınız şair Nazan Taluy özlediği mutluluğu nasıl anlatıyor;
Biraz kırgın ve üzgün olsa da gönüller
Atladık gene bir yıl çok şükür hep beraber
Mutlu yıllar özleminde yüreklerimiz
Sağlık, bereket, barış bu yılda dileğimiz.”
Eğer mutluluğa inanmazsak, mutluluğun gereğini yerine getirmezsek o da bizi tanımaz ve selam bile vermez. Mutluluk nedir dersek,
-Mutluluk, sağlık içinde pencereden yağan bir yağmuru, sokakta aç kalmış bir kediyi, köpeği görüp doyurup mutlu etmek olabilir.
-Mutluluk, dostlarının seninle ilgili görüşlerini dinlemek ve sonunda kendi verdiğiniz kararınızdır.
-Mutluluk, doğruluktan ve adaletten ayrılmama ve insanlara huzur ve güven veren güzel dürüstlük ve güzel ahlâktır.
* * *
KADIN CİNAYETLERİ, ÇOCUKLARA CİNSEL İSTİSMAR SIRADAN BİR OLAY DEĞİLDİR
Sevgili okuyucular,
Hemen hemen her gün kadın cinayetleri ve çocuk istismar haberleri okumaktan utanmakta ve ülke olarak utanç duymağa başladık. Suçlular yakalansa da kontrollü olarak salıveriliyorlar. Adalet nerede diye de herkes soruyor ama adaleti gerçekleştireceklerden bir ses seda çıkmıyor. Bu adaletsizlik, ahlâksızlıktır.
Montesquleu’nun dediği gibi, Adaletin olmadığı yerde ahlâktan bahsetmemiz de mümkün olmuyor.
Son yıllarda 21. Asır Türkiye’sinde kadın, ikinci sınıf bir yaratık-insan ve erkeğin kölesi olarak görülüyor. Bunu daha çok gerici, cahil, ahlâktan yoksun bir takım sözde hocalar, şeyhler ve imamlar söylüyor. Küçük yaştaki çocuklara yapılan cinsel tacizler için de “bir defadan bir şey olmaz” diyecek kadar da ahlâksızlık örneği sergiliyorlar.
Bu konuda çok feryatlar edildi, söylendi, yazıldı ama tınlayan yok! Yazımızı fazla uzatmadan M. Güner Demiray’ın “SAVCI” şiiri son vermek istiyorum.
Savcı duy imdat sesimi! / Savrulur yüreğim ateş üstüne! /Orta yerde kara bir kazan / Kumpas kaynak kumpas üstüne! / Yaşamak bir korku mu Savcı? / Yaşamak ki adalet üstüne! / Çünkü adalet duyarlı bir terazidir. / Hakkı bayrak yapar zulüm üstüne! / Vicdanla büyür insan, dal yeşerir, / Durur dünya adalet üstüne! / Zaman yanılmaz bir yargıçtır savcı, / Gör ki gelecekler aydınlık üstüne.
* * *
SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN BİR RİCA
Sayın Bakan,
Bilindiği üzere 65 ve 65 üstü yaşlılara saat 10 ila 13 arası sokağa çıkma ve alışveriş yapma izni verdiniz. Ama bu izni verirken resmi dairelerin, bankaların saat 12 ila 13 arası kapalı olduğunu unuttunuz.
Belediye, vergi dairesi, mahkeme, banka gibi kurumlarda kalabalıklar yüzünden kuyruğa girme gibi sorunlarla karşılaştığımızdan çoğu zaman işlerimizi halledemeden geri dönmek zorunda kalıyoruz.
Bir tarafta kış mevsiminin soğuk olması diğer tarafta yaşlıların belediye vasıtalarına alınmaması nedeniyle çektiğimiz zorlukları bilemezsiniz. Bu nedenle bu 10-13 arası serbestliği-izni 13-15 saatleri arasında değiştirirseniz bizleri çok memnun edeceksiniz.
İlginizi bekler, ricamızı yerine getireceğinizden emin olarak saygılarımızı sunarız.
65 yaş ve üstü yurttaşlar
YENİ YILINIZI KUTLAR, SAĞLIK VE MUTLULUKLAR DİLERİZ.
SEVDİĞİM SÖZCÜK: En acı ıstırap, kendi kendimize çektirdiğimizdir.” Sofokles