ABD seçimleri gösterdi ki ne demokrasi ne eşit vatandaşlık hakları ne özgür iradeyle ilgisi var, sadece seçim oyununu oynayan elitlerin kendi aralarındaki iki takımlı oynanan bir turnuvasıdır, birbirlerinin karşıtı gibi görünseler de aslında halka karşı birbirlerine yaslanarak ayakta duran ve halkın haklarına tecavüz ederek siyasi mekanizmayı kendi çıkarları için kullanırlar. Yoksul ABD halkına bakın 30 milyonu aşan kişinin hiç nüfus kâğıdı, ehliyeti, pasaportu olmamış ve oy kullanabilme şansları bile yoktur, halk sadece bu seçim oyununda bir dekordur, zaten ABD seçimlerinde başkanları seçenler bir anlamda halk değil 538 kişiden oluşan delegeler ve seçmenler kuruludur. Aslında seçim turnuvasında kimin seçileceğine de daima öndeki kuklaların ardındaki karanlık, karmaşık derin yapılar karar verirler, karar ve yön vericiler hep onlardır öyle de oldu zaten, ABD dış politikalarına yön veren derin devletin sesi olarak bilinen The Council On Foreign Relations (CFR) yani dış ilişkiler konseyinin referans aldığı siyasi blok WPR ve direktörü Stewart M. Patrick daha seçim sonuçları bile tam netleşmeden bir kaç gün öncesinden açıklama yaparak, çok taraflılığın geleceği ve Amerika’nın yeniden küresel güç olması için Biden’in seçilmesinin gerektiğini ve ABD hegemonyasının (baskınlığının) yeniden inşa edilmesinin şart olduğunu anlatıyordu yani arkadaki güçlerin kimi istediğini açık ve net anlatıyordu ve öyle oldu da.
Biden, Yahudi asıllı seçmenlerin %77 oyunu aldı. Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapan ve Yahudi asıllı damadının çalışmalarıyla daha bu tarz bir sürü şey yapan çatlak Trump ise Yahudi asıllı ABDlilerin bile ancak %21 oyunu alabildi. Demek ki bu inekten artık fazla süt çıkmaz deyip arka plandaki kararlar öyle alınmıştı, bundan onu anlıyoruz. Biden Kıbrıs Harekâtı sırasında ülkemize ambargo uygulatması ve 24 Nisan tarihini Ermeni soykırımının tanınma günü olmasını istemesiyle biliyoruz. Zaten yurdumuzda sadece Patrik Bartelemeos ziyareti ile de bunu belli etti. Obama döneminin uzun yıllar yardımcılığını yapan yaşlı hatta bunama belirtileri gösterdiği söylenen yeni başkanın icraatı dostça mı düşmanca mı nasıl olacak göreceğiz. 20 Ocak’ta görevi resmen devralacak o zamana kadar Trump daha ne zırvalar yapacak bakalım.
ABD seçim sonrası kargaşaları hala devam ediyor kendisine dönük şovlarla birçok şey yapan çatlak Trump, artistik hamleleri ile laf karmaşası yapıyor ama koltuğu Biden’e kaptırdı. Arka plandaki güçlerin dediği oldu. Bakalım arkadaki karmaşık bu derin yapılar yeni başkana da neler yaptırtacaklar, dünyanın başına ne çoraplar örecekler…
Zaten ABD başkanlarının hepsi de sembol gibiler. Arkalarındaki CIA-Pentagon-Mossad ve diğer bütün oluşumlar ne derse onu yaparlar, içte ayrı ama dışa karşı ayniler, her zaman küstah ve saldırganlar, er ya da geç intikam alırlar. Hatırlarsanız, üslerini kapatan Kaddafi’den 41 yıl sonra intikam aldılar, Hüsnü Mübarek’i cezaevine tıktılar şovlarla hem de, Saddam ABD ipiyle idam edildi oysa bunların hepsi de yıllarca hep hizmet etmişlerdi sonları nasıl oldu biliyorsunuz, demek ki ABD intikamını er geç alıyormuş dedirten daha bir çok şey sayılabilir.
ABD başkanı kim olursa olsun dış politikaları hiç değişmez zira onlar sadece kukla gibi öndedirler arkalarındaki derin yapıların yönlendirmesiyle dünya ülkelerini karıştırmaları, her türlü terör, illegal bağlantılarıyla ittifak kurmaları, ülkeleri işgal edip sömürmeleri gibi daha sayılamayacak bir sürü hain planları hiç aksamadan hep devam edecektir, Dünya üzerindeki ülkeleri devamlı karıştırarak yeni haritalar çizici, krizler çıkartıcı, darbeler yapıcı olarak bütün bu yaptıklarını da Amerikan çıkarlarını korumak adına yapılmıştır diyecekler ve daha yapılacak bir sürü hainliklerini insan kıyımlarını ayni şekilde devam ettireceklerdir.
ABD’nin yapmaz diye bir şeyi yok, zira günümüzde yaşanan olayları, gidişatı göz önüne alırsak, terörün kan döktüğü bütün ülkelerin sonları ne oluyor görüyoruz. Karanlık ellerin dünyanın dört bir yerinden topladığı katil başıbozukları eğitip silahlandırıp, insanlara saldırttığını, katliamlar yaptırttığını, ruh hastası, manyak sapık, cani ne kadar yaratık varsa onlarla beraber göz koyup işgal etmek istediği ülkelerde neler yaptıklarını görmüyor muyuz? CIA-MOSSAD-Pentagon emir, komutasında Kaidesi, Taliban, İşid, YPG-PYD-SDG daha ne kadar terör şer yuvası varsa hepsi de aldıkları talimatlarla kan dökmüyorlar mı? Arsızlığı iyice ele alan ABD utanıp sıkılmadan dünyaya diplomatik dil denen şeyi hiç takmadan aklına esen her şeyi söylemiyor muydu?
İsrail menşeili (Jerusalem-45) bir internet sitesinde ülkemizin hava hareketi ve uydu görüntülerini yayınlayan İsrailli emekli hava albayı Noam Segal , uzay ve havacı binbaşı Noam Zafir ile yine İsrail ordusunda 20 yıl görev yapmış Itamar Sharar, Mossad bağlantılı olarak devamlı ülkemizi izlediklerini saklamıyorlar. Uzay görüntüleri de dahil bütün hava hareketlerimizi izliyorlar, bunları da İsrail’deki bu sitede uydu resimlerimize kadar paylaşıyorlar, zaten Bush, Obama, Trump, Biden küçük farklarla ayni düşünce ikliminin başkanları, bizi düşman ilan ettiklerini bile unutmadan, Atatürk milliyetçiliğine saldırılarını hiç unutmadan, NATO’ya girdiğimizden beri Anadolu coğrafyasında yapılan türlü çeşitli şeyleri, Irak, Suriye ve diğer yerlerdeki milyonlarca Müslümana kıyanların arkasındakileri El Şebap, Boko Haram, İşid, Nusra, ve bir çok örgütü kurup Suudi Arabistan ve BAE körfez parası ile dünyada bir çok ülkeyi tepetaklak ettirdiklerini, bütün bunları ve daha sayamadığımız yaptıklarının birçoğunu da hiç unutmadan hepsinin arkasında kimlerin olduğunu, arkasındaki karanlık desteklerinin asıl amaçlarını da hiçbir zaman akıldan çıkarmamalıyız.
CIA-MOSSAD-PENTAGON üçlüsünün oyunlarıyla, ona eşlik eden diğer İngiliz, Fransız, Alman ve bütün diğerlerinin ortaklaşa sürdürdüğü bu oluşuma başta Suudi Arabistan-BAE ile onunla birlik olan diğer Müslüman ülkeler oradaki oynanan bu küresel işgallere çanak tutup destek vermiyorlar mı, paylaşım savaşlarının içinde her türlü oyunu oynamıyorlar mı?
Ortadoğu da Emperyalist iş birliğiyle ve İsrail güdümlü yürütülen BOP planı, aslında büyük Ortadoğu projesi değil, büyük İsrail projesidir. Creative Anarchy (yaratıcı anarşi) BOP’un temel kavramı olarak kodlanmıştır, ülkelerdeki farklı güçleri sürekli çatıştırarak arzuladıkları amacı gerçekleştiriyorlar. Rusya ise her konudaki amaçlarını sinsice sessiz ve derinden yürütüyor, riske girmeden kazanımlarını da hep arttırıyor.
Dikkat edeceğimiz önemli şeylerin detaylarıyla düşünülüp, irdelenmesidir. Zira ülkemiz ve TSK kuvvetlerimiz etkisizleştirilerek ABD-Rusya eksenli çifte askeri çevrelenmeye ve diğer bütün çeşitli baskılara maruz bırakılmak istenmektedir, ülke ekonomisi gidişatı, ABD tehditleri, ülkemize karşı birlikte bir çok kaos üretmeleri ,başta sondaj odaklı ama bir çok sebebe dayalı olarak ülkemiz hedef alınarak yapılan bütün tehditkâr açıklamaları, yapılmak istenenleri ayrıntılı ve etraflıca bir düşünülerek belirli bir siyasi dış duruş ve diplomasi ile her türlü savunmamızı yapmak ana hedefimiz olmalıdır.
Ülkemizin tek güvencesi güçlü bir ordumuzun olmasıdır, onlarında hedefindeki ilklerden öncelik yine ordumuz değil mi, 2003 de Süleymaniye’deki çuval geçirme olayı ile başlatılan,15 temmuzla devam eden, 16 nisandaki yönetim hataları ile, şimdilerdeki en zayıf noktamız olan ülke ekonomisi ile devam ettirilen açık saldırıları hatırlayın, haklarımızı hiçe saymalar ve bazen de savaşla bile alenen tehdit edilen ülkemizin de aslında her zaman hainlerin ana hedeflerinde olduğunu göstermiyor mu?
Sadece güçlü askeri savunmalar ile değil, akılcı ve ülkemiz menfaatlerine dönük yararlı diplomasi ile de hareket etmemiz şarttır, dış dünyadaki hainlere karşı devamlı güçlü kalmalıyız, birlik olmalıyız buna ve güçlü olmaya mecburuz.