Sevgili okuyucular,
Pek önemsemediğimiz genellikle namaz vakitlerine baktığımız takvim yaprakları aslında kısa da olsa zengin bir bilgi hazineleridir. Kopardığımız her yaprağın önünde ve arkasında unuttuğumuz veya bilmediğimiz yani geçmişte neler olmuş bir takım önemli tarihsel, sosyal, dini günleri hatta kültürel bilgileri bu küçük takvim yapraklarından öğrenir veya hatırlarız. “Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilmez” sözü gibi geçmişimizi de bu takvim yapraklarından kısa da olsa rahatlıkla hatırlar veya öğreniriz.
Bu nedenle ben şahsen her yeni yıl başlangıcında Saatli Maarif ve Ülkü takvimlerini alır, birini çalışma odamın diğerini de günlük oturma odamızın duvarına asarım.
Şimdi gelin Ülkü takvim yapraklarından yer almış geçmişin bazı olayları-bilgileri okuyarak hatırlayalım ve öğrenelim;
4 EKİM- Dünya Doğayı Koruma Vakfı, “Dünya Hayvanlarını Koruma Günü” ilan edip, yer yüzünde var olan tüm hayvanların yaşama hakkına sahip olduklarını tüm dünyaya ilan ediyor.
10 EKİM-Kerbelâ Vakası’nda Emeviler Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’i vahşice katletmişler. Aynı tarihte de Osmanlı zamanı bakanlık ve gazetecilik yapan Ali Kemal Kurtuluş Savaşına ve Atatürk’e karşı çıkıp, İngiliz mandacılığını savunduğu için İzmit’te halk tarafından linç edildi. Ali Kemal’in torunu olan Boris Johnson şimdi İngiltere’de Başbakanlık yapıyor.
12-18-EKİM- Ahilik Kültür Haftası ve Esnaf Bayramı olarak kabul edilmiş. Ahiliğin Türk kültüründe yarattığı en önemli sosyal kurumlarından biri olarak kabul ediliyor. “Birey, ahlâk, tüketim, kalite ve şeffaflık” gibi değerleri Ahiler Anadolu’da 1000 yıl önce uygulamış. Takvim yaprağında yapılan kısa yorumda “Kendi değerlerimizi öğrenme konusunda tembelliği bırakıp, Ahilik gibi günümüze ışık tutan kurumları incelersek, en ileri eğitimi almış kafaların bile ondan ders çıkarması mümkündür” deniliyor.
16 EKİM- Dünya Gıda Günü. Küresel iklim değişikliği, çölleşme ve nüfus artışı nedeniyle her gün-gece 800 milyon kişinin aç yattığı ve her 8 saniye de de bir çocuğun açlıktan öldüğü bildiriliyor. Dünya Gıda Günü aynı zamanda 17 Ekim’i de Dünya Yoksullukla Mücadele Günü olarak kabul edip uyarılarda bulunuyor.
29 EKİM- Kurtuluş Savaşı sonrası TBMM’nin aldığı kararla ülkemiz çağdaşlık, laiklik ilkelerini kabul ederek “Türkiye Cumhuriyeti” adını alıyor ve ilk Cumhurbaşkanı da Mustafa Kemal Atatürk oluyor.
* * *
Peki Ahilik teşkilatı nedir, özellikleri neler?
Adını Arapça, “kardeşim” anlamına gelen “ahi” veya “cömert” anlamına gelen Türkçe “akı” sözcüğünden alan, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti’nin kuruluş döneminde yaygınlık kazanan esnaf örgütü.
Kökü Orta Asya’ya kadar uzanan ahiliğin tasavvuftaki “fütüvvetle ahlak ve dünya görüşü bakımından yakınlığı bulunduğu muhakkaktır. Ahiliğin Anadolu’daki temeli, Moğol istilasından kaçarak Anadolu’ya gelen Horasanlı esnaf ve zanaatçılar arasında bulunan “Baba İlyas tarafından atılmıştır. Ahiliği 13. yüzyılda ilk kez bir kurum halinde gerçekleştiren Ahi Evran’dır. Ahi Evran, bu kurumun etkinliği yoluyla Anadolu’ya gelen esnaf ve sanatkarları bir araya getirmiştir.
Ahi Evran tarafından Hacı Bektaş-i Veli’nin tavsiyesi doğrultusunda kurulan esnaf dayanışma teşkilatına Ahilik adı verilmektedir. Horasan kökenli olan Ahilik teşkilatı, Selçuklu ve Osmanlı Devleti zamanında Anadolu’da yaşayan Müslüman Türkmen olan halkın sanat, ticaret, ekonomi gibi alanlarda uzman olmasını sağlayan ve aynı zamanda bu kişileri ahlaki açıdan yetiştirip iyi birer insan olmaları için çabalayan bir örgüttür.
Bu teşkilatın kendine has kuralları ve kurulları vardır. Günümüzdeki esnaf odalarını andıran bu yapı, iyi ahlakı, doğruluğu, kardeşliği, yardımseverliği yani tüm güzel davranışları savunuyordu. Ayrıca bu teşkilatta Ahi Evran’a Ahi Baba adı veriliyordu.
Ahi teşkilatının 7 kuralı vardır:
- Halktan yana kapısını bağlayıp Haktan yana kapısını açmak,
- Hırs kapısını bağlayıp kanaat ve rıza kapısını aralamak,
- Cimrilik kapısını bağlayıp lütuf kapısını aralamak,
- Yalan kapısını bağlayıp doğruluk kapısını açmak,
- Herze ve hezeyan kapısını bağlayıp marifet kapısını açmak,
- Tokluk ve lezzet kapısını bağlayıp riyazet kapısını açmak,
- ve son olarak da kahır ve zulüm kapısını bağlayıp hilim ve mülayemet kapısını açmak. (Kaynak-Eğitimsistem.com)
SEVDİĞİM SÖZCÜK: Bir ülkeyi ele geçirmek o ülkede yaşayanlara hâkim olmak için yeterli değildir. Bir milletin ruhu ele geçirilmedikçe, bir ulusun azim ve iradesi kırılmadıkça, o ulusa egemen olma imkânı yoktur.” Atatürk