23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızı, daha da önemlisi bu özel günün 100. Yılını kutluyoruz. Ülkemizde padişahlık yönetiminin yerine halkın egemenliğinin kuruluşunun üzerinden 100 yıl geçti.
Yani 100 yıldır Türk ulusu kendisiyle ilgili kararları (bazen doğrudan halkoylamaları ile) seçtiği vekiller aracılığı ile alıyor, önemli kuralları kendisi koyuyor. Öncesinde kararları Padişah, yani tek kişi alıyordu. Kimseye sormadan karar verebiliyor, ülkenin kaderini belirliyordu. Doğal olarak kim karar veriyorsa önce kendi durumunu düşünür; halk karar verirken kendi durumunu düşünür, padişah karar verirken kendi durumunu. 23 Nisan 1920 bu sebeple önemlidir.
1921 yılında, öksüz çocukları korumak için Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu. Sürekli savaş durumu olduğundan ülkede çok sayıda kimsesiz çocuk vardı ve bunların durumu bir insanlık dramıydı. Meclisin açılışının yıldönümleri Hâkimiyet-i Milliye Bayramı kutlanırken Cemiyet'in tanıtımı için de fırsat olarak değerlendiriliyordu. 23 Nisan denince şehit çocukları akla geliyor, öksüz çocuklar için bağış toplanıyor, çeşitli etkinlikler yapılıyordu. 1928 de çıkan bir yasayla Ulusal Egemenlik Bayramı “23 Nisan Hakimiyet-i Milliye ve Çocuk Bayramı” adıyla kutlamaya başlandı.
Her yıl, coşkuyla kutladığımız 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını, ne yazık ki 100.Yılında korona virüs salgını yüzünden alışık olduğumuz törenlerle kutlayamayacağız. Ama farklı biçimlerde olsa da o coşkuyu yaşayacağımıza, bunu dosta düşmana göstereceğimize inanıyorum. En kolayı, içinde yurt ve ulus sevgisi olan herkesin evlerini işyerlerini, alanları Atatürk resimleri ve bayraklarla donatacağından eminim.
Günümüzün en önemli olayı korona virüs salgını. Bugüne kadar bilmediğimiz biçimde yayılıyor ve tam olarak denetim altına alınamadı. Tek çaresi korunmak. Ayrıca insanların gereksinimlerini karşılaması, yaşamın da sürmesi gerekiyor. Yemek, enerji, ulaşım, haberleşme, güvenlik, tedavi vb hizmetlerin durması düşünülemez. İşte burada halka hizmet için kurulmuş başta devlet, belediyeler, yardımcı kuruluşlar geliştirdiği yöntemlerle planlı bir biçimde sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor.
Bilim ve teknoloji her zaman olduğu gibi bugün de imdadımıza yetişebilir. Örneğin; Bugünün teknolojisi herkesi gizli veya açıktan izlemeyi olanaklı kılıyor. Bu teknoloji, üzerinde taşınacak veya deri altına yerleştirilecek bir yonga ile her şeyi, hareketleri, gittiğin yerleri, konuşmalarını, sağlıkla ilgili gelişmeleri (tansiyon, ateş, kalp atışı vb.), izleyebilir. Bir merkezden kimin ateşi çıktı, kimin tansiyonu yükseldi, kimin kalbi tekliyor, kiminle konuştu veya kimin sağlık düzeni bozuldu gibi. Evet, bilimin egemen olduğu ülkelerde bunun gibi önlemler konuşuluyor. İsrail bu konuda yasa teklifi vermiş bile.
Ancak, insanları düşündüren bir de madalyonun tersi var. Bugün hastalık için kullanılan teknoloji kötü niyetli devlet yöneticileri veya terör örgütleri tarafından kim kiminle ne konuştu, nereye gitti kim ne düşünüyor gibi kişisel çıkarları için kullanırsa ne olacak? Gizlimiz saklımız kalmayacak. Gücü ve istihbaratı elinde tutan kişiler istemediklerinin hareket alanını iyice kısıtlayacaklar, elini kolunu bağlayacaklar.
Böyle bir yasa çıkarılabilir mi? İstihbarat elemanları bu teknolojiyi kullanırsa ne olur, böyle bir yasa olmadığı halde bugün kullanıyorlar mı?
Burada en temel ölçü, halkın devlete, devlet görevlilerine güvenmesidir. Sistemin kötü niyetlilerin eline geçmeyeceğine inanmasıdır.
Bilim ve teknolojiden yararlanarak ortak akılla sorunlarımızı çözebiliriz. Ortak akıl, halkın iradesiyle kurulan, eleştirilere ve önerilere açık halkı için çalışan devlet örgütüdür. Böylesi durumlarda siyasi çekişme, ekonomik kaygı, kişisel çıkar düşünülmemelidir.
“Umutsuz durum yoktur, umutsuz insanlar vardır. Ben umudumu hiçbir zaman yitirmedim” diyen Atatürk, bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır. 100 yıl önce daha büyük sorunları bu anlayışla çözen Türk ulusu bugünkü sorularından da rahatlıkla kurtulacaktır. Yeter ki devlet, akılla ve bilimin aydınlığı ile, halk egemenliğine dayanan çağdaş, laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti özellikleriyle hareket etsin.