“Seçilmiş bir belediye başkanının yargılanması sürecini yaşıyoruz. Oğuz’un yalnız bırakıldığını ileri sürerek “ancak bu yargılama sürecinde düne kadar yanında olan ve uzunca bir süredir aynı bayrağın altında olan insanların bu adamı bu kadar yalnız bırakmaları hiç yenilir, yutulur cinsten bir davranış değil. Etik değil bir kere. Sen aynı görüşü savunacaksın ve en ufak bir karalamada yalnız bırakacaksın. Henüz yargı kararını vermedi. En ufak bir çamur atma ya da iftirada demek ki yalnız bırakacaksın, demek ki aynı yolda yürümüyorsunuz” dedi.
Tepkilerini sürdüren Fırat Gül açıklamalarında “14 Şubat 2020 günkü mahkemede İbrahim Burak Oğuz hakkında iddialar dinlendi. Duruşmaya CHP Urla İlçe Başkanı ve birkaç meclis üyemiz katılırken, CHP Urla ilçe örgütü onu yalnız bıraktı. Bizim belediye başkanımıza bir suç atılmış. Bu adam rekor bir oyla seçilmiş, sen bu adamı yalnız bırakıyorsun. En azından sosyal medya alanında yanında olabilirdin. Daha yargı kararını vermemiş. Bu nasıl bir siyasi görüş? “Hak, hukuk, adalet” diye bağırıyoruz. Biz neyi savunuyoruz? Daha adalet kararını vermeden “tamam bu adam suçlu” diyerek atalım bir kenara, bakalım yolumuza. Olur mu böyle bir şey? Urla’da gördüğümüz durum şu süreçte bu. Şu anda herkes sessiz, partiye küskünlük var, yalnız bırakma var.
Bu süreçte seçilmiş belediye başkanının yanında olunması gerekiyordu. Yargılamanın devam ettiği gerçeğini yadsımadan, yanında olunması gerekirdi. Halka bu durumun böyle olmadığı, gerçeklerin yargılama sonunda ortaya çıkacağının anlatılması gerekirdi. Adam böyle yalnız bırakılınca, halk ta “gerçekten böyle bir şey var” diye düşündü. Çünkü parti seçilmiş belediye başkanına sahip çıkmadı. Biz isterdik ki; partiden gerçekten hür vicdanlı, cesur, cesaretli insanlar öne çıksın. Parti sahip çıkmasa dahi en azından 20 belediye meclisi üyesi arkadaşımızdan, yönetim kurulu üyelerinden 5 – 10 kişinin kendi hür iradeleriyle seçilmiş belediye başkanımızın yanında olmasını dilerdik. Ama öyle olmadı. Maalesef yanında yine yok saydıkları, hiçbir yere layık görmedikleri bizler kaldık. Kendi imkanlarımla bir dolmuş ve arabalarla 30 partilimizi duruşmada başkanımızı destek vermeye götürdüm. Çok vefasızlık var, sahipsizlik var. 2 otobüs kaldıramayacak bir parti değil bizim partimiz. Amacınız ne çok merak ediyoruz? Yarın başkan beraat ettiği zaman bu adamın yüzüne nasıl bakacaksınız?
Maçın ilk yarısını birinci duruşmada seyrettik, Belediye Başkanımız İbrahim Burak Oğuz tüm üzerine atılan suçlamaları, tezleri çürüttü. 30 Mart 2020 günü yapılacak ikinci duruşma maçın ikinci yarısı olacak. İkinci duruşmada partinin seçilmiş başkanına sahip çıkarak insanlarımızı örgütlemesi lazım. Her ilçe en az bizim yaptığımız gibi bir tane dolmuş kaldırsa o salonlar insanları almaz hem bu da vefa açısından hem kendi belediye başkanına sahip çıkması açısından yapılması gerekli bir hareket diye düşünüyorum. Başkana da moral verir. Bu konuya CHP İl Başkanlığı’nın da sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu olay Türkiye gündemine oturmuş bir konu. İl her ilçe başkanlığına “bir dolmuş gönderin” dese her dolmuş 23 kişi alır o salonlar insanı almaz. Örgütlenmek, örgütlü hareket budur. Urla’da ilçe başkanımız bu kriz dönemini iyi yönetemedi. Altından kalkamadı. Her duyuma teslim olmaya bilirdi. Partide cesaretli insanlarımız olsaydı yine böyle olmazdı. Parti büyüklerimizin kriz sürecinde tecrübelerini aktarmaları, yol göstermeleri gerekirdi.
Yargı kararını vermeden kimseye suçlu ya da suçsuz diyemeyiz.
30 Mart’ta başkan salınırsa, bu teşkilat bu adamın yüzüne nasıl bakar çok merak ediyorum. Bu kabullenişin sonunda suçu Ankara’nın üzerine atacaklar “bize bu yolun izlenmesi gerektiği söylendi” diyecekler ama bu Ankara’nın meselesi değil. Bu bizim burada yaşayan insanlarımızın meselesi. Hepimiz bu adama oy verdik. Urla’nın AK Partilisi, İYİ Partilisi, MHP’lisi, CHP’lisi hepimiz, bu ilçe seçmeninin %67,5’i oy verdi. Başkanı Urla seçti. Başkan yalnız bırakılmamalı!” ifadelerine yer verdi.
a) Türkiye’de çok insan partilere, derneklere, vakıflara değişik sivil toplum örgütlerine üyedir. Hiç kimse üye olduğu kuruluşun öncesinden bir darbeye, katliama, tecavüze katılacağını ve katkıda bulunacağını önceden bilemez, bilmiş olsa üye olmaz. Yani bu durumda CHP, AKP, MHP, Ensar Vakfı , Halkbank, üyesi olmak kadar Fetö ve Bank-Asya üyesi olmak da bir haktır çünkü Bank-Asya devlet onayından geçen Fetö ise ‘’Ne istediler de vermedik denen’’ bir kuruluş ya da organizasyondur. Aklı başında hukukun ‘’H’’ sından anlayan hiçbir hakim savcının Fetö kalkışmasına aktif katılmamış, katkıda bulunmamış insanları yargılama hakkı yoktur. Vay telefonla konuşmuş toplantıya katılmış, geziye gitmiş, Bank-Asya da hesabı varmış vs. Kelimenin tam anlamıyla bu durumdaki insanları yargılayan hukuk öncelikle; ‘’Rabbim de milletim de bizi affetsin yanıldık ‘’diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bütün AKP’ lileri yargılaması gerekir. Eğer bunlar yanıldılar yargılanmıyorlarsa, diğerleri de yanıldılar.
b) Madalyonun ikinci yüzü gördüğümüz gibi Fetö kalkışmasına aktif olarak katılan üst akıl erbabı çeşitli rütbelerde subaylar, hakimler, akademisyenler bürokratlar ve niceleri var. Bunun dışında yine üst akıl erbabından çok sayıda sempati duyanlar var. Aktif veya pasif bu katagoriye giren bütün üst akıl erbabına bir çift sözüm var. 21. Yy. Endüstrü 4, bilişim çağı, bilgi ekonomisi. Yapay zeka-Kuantum Fiziği-Robotlar-Nano teknoloji-Nesnelerin interneti-Bulut bilişim-Akıllı şehirler-Büyük veri-Big Data. Dünya bunları konuşuyor, dünya bu bilişim teknolojisine ayak uyduran insanları arıyor, çok uzak değil acı ama gerçek bu bilişim teknolojisine ayak uyduranlar var olacak uyamayanlar diğerlerine köle bile olamayacak. İşte böyle bir dünyada dinlerle gidilebilecek bir santimetre yol yok, hele hele Fetö denilen ilkokul diploması bile olmayan biriyle gidilecek bir milimetre yol yok. Her kim ki bu hataya aktif ya da pasif sempati anlamında düştü okudukları, öğrendikleri, lisans tezleri rütbeleri, isimlerinin önündeki prof. takıları gözlerine dizlerine dursun yazıklar olsun.
Adayımız yüksek bir oyla secimi aldı. Iktidar alan değişimine geçecekse feto demesi ve tutuklama gerekçesi oluşturması yeterli.
Bu tuzağa dusulmesini kabul etmiyorum.
Bende katılıyorum...
Tam bir vefasızlık.